Quantcast
Channel: social business türkiye – Social Business Türkiye
Viewing all 38 articles
Browse latest View live

Yeni Nesil Müşterinizle Tanışın: Z Jenerasyonu

$
0
0

Anı yaşayan Y Jenerasyonu, bugünkü müşterileriniz ve çalışanlarınız… Bir sonraki nesil ise dijitalin tam olarak içinde doğmuş Z kuşağı. Z jenerasyonu, henüz ürünlerinizi almamış olabilir ama gelecekteki müşterilerinizin onlar olacağını dikkate aldığımızda davranışları, işinizin pazarlaması ve dijital pazarlama için şimdiden size ilhâm verebilir.

Marketo tarafından hazırlanan “Meet Generation Z: Marketing’s Next Big Audience” adlı infografik, Amerika ekseninde Z jenerasyonunun özelliklerini ele alıyor. Dijital çağın getirileri arasında artık jenerasyonların global düzeyde aynı şartlarla birlikte yetişmeye başladığını düşünürsek bu çalışmayla bir sonraki müşterilerinizin alışkanlıklarını gözden geçirmek markanızın gelecek stratejilerini de şekillendirebilir.

Peki Z jenerasyonu nedir? Z kuşağının özellikleri nelerdir? Büyük verinin içinde doğan ve bugünün öğrencileri olan bu nesil, sizin gelecekteki çalışanlarınız ve müşterileriniz. Z jenerasyonu internetin A’dan Z’ye kadar her şeyini biliyor ve çalışma konusunda oldukça azimli ve tutkulu görünüyor. Onları şimdiden tanımanızın vakti geldi de geçiyor! Gelin Marketo’nun hazırladığı infografik içerisinde yer alan bu nesil hakkındaki detaylara daha yakından bakalım;

  • Amerika nüfusunun %25.9’u olarak çoğunu, 19 yaşın altındaki Z kuşağı bireyleri oluşturuyor.
  • Z jenerasyonu kendi kendini eğitmeyi ve bilgiye nasıl ulaşacağını iyi biliyor.
  • Z jenerasyonu olgun, işini bilen ve kendi kendini idare edebilen bireylerden oluşuyor.
  • Amerika’da Z neslinin %33’ü dersleri online izliyor.
  • %20’si ders kitaplarını tabletlerinden okuyor.
  • %32’si sınıf arkadaşlarıyla birlikte online olarak çalışıyor.
  •  %52’si sosyal medyayı ve Youtube’u ödev araştırmaları için kullanıyor.
  •  %76’sı hobilerinin tam zamanlı işleri olmasını diliyor.
  •  Lise öğrencilerinin %80’i akranlarına göre daha hırslı ve kararlı olduğuna inanıyor.
  •  Yine lise öğrencilerinin %70’i kendi işini bir gün kuracağına inanıyor.
  •  Z jenerasyonu dünyada bir fark yaratmak istiyor.
  •  Z kuşağının %60’ı mesleğinin dünyayı etkilemesini istiyor.
  •  Z kuşağı üyesi ortalama bir Amerikalı gencin dikkat süresi 8 saniye.
  •  16-19 yaşları arasındaki gençlerin %26’sı gönüllülük yapıyor.
  • %76’sı insanlığın dünyaya etkileri konusuyla ilgileniyor.
  •  13-17 yaş arası gençlerin %25’i Facebook’u 2014’te bıraktı.
  •  Gizliliğe önem veren Z kuşağı Snapchat, Whisper, Secret gibi takma adların kullanıldığı sosyal platformları tercih ediyor.
  •  Z jenerasyonunun %41’i okul dışında bilgisayar başında 3 saatten daha fazla zaman geçiriyor.

Y jenerasyonu ile Z jenerasyonunun farkları:

  •  Y jenerasyonu 2 ekran tercih ederken Z jenerasyonu, 5 farklı ekran gibi çoklu ekran kullanıyor.
  •  Y jenerasyonu yazılı metinle iletişimi tercih ederken Z jenerasyonu görsel iletişim kuruyor.
  •  Y jenerasyonu paylaşım yaparken Z jenerasyonu yaratıyor.
  •  Y jenerasyonu şimdiki zamana odaklanırken Z jenerasyonu geleceğe odaklanıyor.
  •  Y jenerasyonu iyimser, Z jenerasyonu gerçekçi.
  •  Y jenerasyonu keşfedilmek isterken Z jenerasyonu başarı için çalışmayı istiyor.

Z jenerasyonu için Y jenerasyonu pazarlama stratejilerinizin ötesine uzanmanız gerekiyor.

İşte onlara yönelik pazarlama tüyoları:

  1. Görsel olarak iletişim kurun.
  2. İçeriği kısa tutun.
  3. Merakı besleyin.
  4. Tercih yapabileceği ayarları yerleştirin.
  5. Canlı yayın teknolojisinden yararlanın.
  6. Sosyal sorumluluk bilinci güden çalışmalarınızla ilhâm verin.
  7. Uzman olmaları için eğitin ve uzman yapın.

Z_jenerasyonu

Kaynak: blog.marketo.com
İnfografik: Marketo

The post Yeni Nesil Müşterinizle Tanışın: Z Jenerasyonu appeared first on Social Business Türkiye.


Büyük Veri Patlaması Nasıl Oluştu?

$
0
0

İnternet, hayatımızın vazgeçilmezi olduğundan beri iletişim anlayışımız bütünüyle yeniden tanımlanmış durumda. Big Data yani büyük veri nedir sorusu, internet teknolojilerinin iş yaşamımızı etkileyen en önemli meselelerinden biri.

Dijital ortamda yaptığımız her şey, artık veriler halinde şirketlerin havuzunda birikiyor. İnternet teknolojilerinin hızla gelişimi sonucu bu veriler, o kadar devasa bir şekilde büyüyor ki buna da büyük veri anlamına gelen Big Data deniyor. Ancak günümüzün asıl meselesi bu dev verilerin nasıl depolanacağı, işleneceği ve analiz edilmesi gerektiği…

Sociomantic tarafından hazırlanan “The Big Data Bang” adlı infografik veriler, büyük veri evreninin oluşumundaki mihenk taşı olayları sıralıyor. Çalışma, büyük verinin tarihi ve patlamayı oluşturan etkenleri detaylı bir şekilde aktarıyor. Gelin isterseniz infografik ile bu bahsettiğimiz verinin hacminin bu denli büyük olmasını sağlayan, şimdiye kadar veri patlamasına yol açan olaylara kronolojik sırasıyla bakalım.

  • İlk bilgisayar ağı, 1969 yılında Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı’nın ileri düzeydeki araştırma projeleri birimi için kuruldu.
  • İngiliz bilim adamı Tim Berners-Lee tarafından yaratılan World Wide Web yani www (Dünya Çapında Ağ), 1991 yılında tüm dünyanın kullanımına sunuldu.
  • 1994 yılında HotWired, ilk banner reklamını yayınladı.
  • 1995 yılında Yahoo! “golf” ile ilk anahtar kelime reklamını yarattı.
  • 1996 yılında Double Click, ilk reklam teknoloji servislerinden birini Amerika’da sundu.
  • SMS yoluyla ücretsiz haber başlığı sunan ve reklamla sponsor olunan İlk mobil reklam, 1997’de Finlandiyalı bir haber sağlayıcısı tarafından hizmet vermeye başladı.
  • 2000’de Google Adwords’ü sundu.
  • 2004’te Amerika’da toplam internet reklamı harcamaları, 9.6 milyar dolara ulaştı.
  • 2005 yılında dünya çapında internet kullanıcı sayısı 1 milyara ulaştı.
  • 2007 yılında Facebook, kullanıcılarının sosyal etkileşimleri ve demografik bilgilerini baz alan ve davranışa göre hedeflenen reklam uygulamasını sundu.
  • 2008’de Youtube reklamlı video gösterimine başladı.
  • 2009 yılında kullanıcıların ilgi alanlarına göre doğru zamanda reklam gösterimi yapan Real Time Bidding yani gerçek zamanlı açık arttırma Jason Knapp tarafından sunuldu.
  • 2010 yılında Twitter, promoted tweet ile reklam twitleri dönemini başlattı.
  • 2011’de internet, 1 trilyon üzerinde sayfa sayısına ulaştı.
  • 2012’de Facebook, yeniden hedefleme (retargetting) tekniğini kullanan Facebook Exchange (FBX) uygulamasını piyasaya sundu.
  • 2012’de ilk defa internet reklam gelirleri, televizyon reklam gelirlerini aştı.
  • 2014’te Pinterest, promoted pin yani reklam pinlerini uygulamaya soktu.
  • Yine 2014’te Cyber Monday (Siber Pazartesi) satış rekoru kırdı.

buyuk_data_patlamasi_infografik

Kaynak: Sociomantic.com

İnfografik: Sociomantic

The post Büyük Veri Patlaması Nasıl Oluştu? appeared first on Social Business Türkiye.

LinkedIn’de Nasıl Jedi Olunur?

$
0
0

Dünyanın en büyük profesyonel iş ağı olan LinkedIn, networkünüzü geliştirmek için vazgeçilmez bir sosyal kaynak. Linkedin’in gücünden yararlanmak ve profesyonel iş bağlantıları kurmak için “LinkedIn’de Nasıl Jedi Olunur” ya da “LinkedIn Nasıl Etkin Kullanılır” diye merak ediyorsanız gücü uyandırmak için yapmanız gereken basit ama etkili ipuçları bulunmakta!

George Lucas tarafından beyaz perdeye aktarılan Star Wars (Yıldız Savaşları) filmindeki gibi LinkedIn bağlantılarınızı bir Jedi ustalığıyla oluşturabilirsiniz. Gryffin Media tarafından yayınlanan “How To Become a LinkedIn Jedi” adlı infografik çalışmasına LinkedIn’i etkili kullanmak ve LinkedIn tüyoları konularında yardımcı olabilir.

LinkedIn’i etkin kullanma ipuçlarına geçmeden önce infografikteki LinkedIn rakamlarına bir göz gezdirelim.

  • LinkedIn 200 ülkede ve 20 dilde kullanılabiliyor.
  • LinkedIn’de aktif kullanıcı sayısı 300 milyon.
  • Her saniyede 2 yeni kullanıcı LinkedIn’e katılıyor.
  • Global kullanıcı hedefi 3 milyar
  • Aylık farklı ziyaretçi sayısı 187 milyon, 2020’de bu rakamın 500 milyon olması bekleniyor.
  • LinkedIn’e erişimin %41’i mobil cihazlardan yapılıyor.

LinkedInde_Nasil_Jedi_Olunur_İnfografik

LinkedIn’de Jedi olmak istiyorsanız infografikte yer alan ipuçlarından bazıları ise şöyle:

Profesyonel kimliğinizi yönetin

Profesyonel fırsatları ve yeni girişimleri, LinkedIn’de keşfedip profesyonel iş ilişkilerinizi artırabilirsiniz. Unutmayın nitelik nicelikten önemlidir;

  • Uzmanlığınızı gösterin,
  • Sektörün önde gelen kişileriyle bağlantı kurun,
  • İş ilişkisi kurun,
  • Bağlantılarınızın profilinize tavsiye bırakmasını sağlayın,
  • İşe alınmanızı sağlayın.

En İyinizi Öne Çıkarın

Profilinizi tamamen doldurarak faydalı olduğunuz alanları maksimuma çıkararabilirsiniz. Profilinizin göze çarpması için Jedi akıl oyunları yani Jedi mind tricks etkisini kullanın. Bunun için gerekli malzemeler;

  • Profesyonelliğinizi yansıtan bir fotoğrafınızı profilinize ekleyin,
  • Çalıştığınız sektörün anahtar kelimelerini profilinizde kullanın,
  • Genel profil URL’nizi kişiselleştirin,
  • Profilinizdeki bölümleri, etkinliklerinizi göstermek için yeniden düzenleyin,
  • Ödüllerinizi, projelerinizi ekleyip tavsiye alarak yine uzmanlığınızı öne çıkarın.

Linkedin_infografik

Bağlantı Kurun

  • Arkadaşlarınız ve önceki işverenleriniz gibi kişilerle bağlantılarınızı oluşturmaya başlayın,
  • Sektörünüzle ilgili gruplara katılın
  • LinkedIn Influencers olarak bilinen sektörün önde gelen kişilerini takip edin, paylaşımlarına yorum yapın.
  • LinkedIn’de trend olan içerikleri paylaşın.
  • Pulse akışını ve güncel haberleri takip ederek potensiyel bağlantılarla etkileşime geçin

Markanızı Büyütün

  • İletişimin gücünü kullanın,
  • Blog içeriği, video, sunum veya diğer benzeri içerikleri paylaşmanız ağınıza değer katacaktır.
  • Marka ya da kişilerin içeriğini paylaşırken mention özelliğini kullanın,
  • Tekil ifade kullanarak doğrudan hedef kitleye hitap edin,
  • Showcase Page yani şirket sayfası oluşturun,
  • Kendi grubunuzu kurun,
  • Her zaman paylaşımlarınızda görsel kullanın! LinkedIn Slideshare’in sahibi olduğundan görselin öneminin farkındadır. Bu yüzden konferans sunumları, case study çalışmaları, infografik, video gibi görselliği öne çıkaran içerikleri paylaşın.

May the LinkedIn Be With You!

linkedinde_Jedi_infografik

Kaynak: Gryffin.com

İnfografik: Gryffin Media

The post LinkedIn’de Nasıl Jedi Olunur? appeared first on Social Business Türkiye.

Birbirinden İlgi Çekici Data Sanatı Örnekleri

$
0
0

Verinin değeri, big data çağında bilginin sunumu açısından oldukça önemli. Dijital dönüşüm sayesinde data visualization yani veri görselleştirme gittikçe daha dikkat çekici bir hale geliyor. Verilerinin görsel hale getirilmesi algıda kolaylık sağlarken bir ileri boyutu da dijital sanat veya sayısal sanat olarak karşımıza çıkıyor. Birbirinden ilgi çekici data sanatı örnekleri arasında dijital sanat videoları ve enstalasyonları ise sadece bilgiyi sunmakla kalmıyor; hayranlık da uyandırıyor.

Aaron Koblin, Nik Hafermaas ve Dan Goods tarafından ABD’nin Kaliforniya eyaletindeki San Jose Uluslararası Havaalanı’nda yapılan eCLOUD Enstalasyonu, NOAA’dan (Okyanus ve Atmosfer Ajansı) alınan gerçek zamanlı hava koşulları ile datayı işliyor.

Berlin Sanat Üniversitesi Dijital Medya Sınıfı tarafından gerçekleştirilen “Pulse”, blogger.com’da yer alan kişisel bloglarda yazılan o anki duygusal ifadelerin görselleştirilmiş halini sunuyor.

Japon Ryoji Ikeda’nın David Lynch atmosferini andıran veri sanatı çalışmaları ise hayranlık uyandırıyor.

Ryoji Ikeda :: data.anatomy [civic], 19 APR – 1 MAY 2012, Kraftwerk, Berlin, DE from ryoji ikeda studio on Vimeo.

Ryoji Ikeda. Datamatics from MISTER FRAME on Vimeo.

David Bowen’in “Tele-Present Water” enstalasyonu havanın hareketi ve gücü ile ilgili gerçek zamanlı bilgi üzerine kurulu  ilgi çekici veri enstalasyonu yaratıcı bir ortam sunuyor.

Philippe Safire tarafından gerçekleştirilen veri enstalasyonu ise teknoloji ve sanatı buluşturuyor.

Human Genom Project ve Project Gutenberg Literary Archive Foundation işbirliğiyle openFrameworks tarafından hazırlanan “genome in hdv” ise bir insanın genetiğindeki DNA’dan yola çıkan enteresan bir veri yaklaşımı sunuyor.

“GoodMorning!” 5 yıl önce Ağustos ayında tam bir gün boyunca atılan 11 bin tweeti bir araya toplayan bir twitter görselleştirme aracı olarak karşımıza çıkıyor.

Bunun yanında yine Kanadalı dijital sanatçı Jer Thorp tarafından Vimeo’ya yüklenen Denver Uluslararası Hava Uçuş Rotaları ve Nasa’nın Kepler projesi için 2 bin 300 gezegen adayı üzerine kurulu video örnekleri de ilginizi çekebilir.

Denver International Airport – Flight Paths from blprnt on Vimeo.

Exo: A Visualization of Kepler’s Exoplanet Candidates from blprnt on Vimeo.

The post Birbirinden İlgi Çekici Data Sanatı Örnekleri appeared first on Social Business Türkiye.

İçerik Pazarlamada Görselliğin Önemi

$
0
0

Başarılı bir içerik pazarlamanın yolu ve dijital eğilimler, günümüzde neredeyse tamamen görsellikten geçmektedir. İçerik pazarlamada görselliğin önemi yadsınamayacak bir gerçek. Görsel pazarlama, marka içeriğinin öne çıkmasına imkan sağlarken sosyal medya kanallarında ve diğer dijital mecralarda beğeni toplayan içerikler için en çok kullanılan yöntemlerdendir.

Video görselliği hafızaya doğrudan hitap ettiği için günümüzde en çok tercih edilen içerik pazarlama stratejileri arasında yer alır. Görsel içerik pazarlamasının önemli hale gelmesinin nedenleri arasında Youtube, Instagram, Vine, Pinterest gibi sosyal medya kanallarının da payının olduğunu belirtmek gerek.

Blonde tarafından hazırlanan “We live in a visual world” yani “Görsel bir dünyada yaşıyoruz” adlı infografik bu konudaki istatistiklere yer vermekte. Görsel içerikle algıda seçicilik nasıl oluyor, gelin birlikte keşfedelim:

  • Görsel içerikler %94 daha fazla görüntüleniyor.
  • Beyine giden bilgilerin %90’ı görsel!
  • Görsel içerikler sosyal medyada 40 kat daha fazla paylaşılıyor.
  • Ortalama bir insan, normal bir web sitesindeki yazılı metinlerin sadece %20’sini okuyor.
  • Görseller yazılı metinden 600 bin kat daha hızlı işleniyor.
  • İnsanlar gördüklerinin %80’ini, okuduklarının %20’sini, duyduklarının %10’unu hatırlıyor.

we-live-in-a-visual-world_infografik_blonde

Kaynak: Visual.ly
İnfografik Kaynak: Blonde.eu

The post İçerik Pazarlamada Görselliğin Önemi appeared first on Social Business Türkiye.

Sosyal Medya ile İşinizi Nasıl Büyütürsünüz?

$
0
0

İş hayatında sosyal medyaya verdiğiniz önem, işiniz kadar önemli. Sosyal kanallarda şirketinizin etkinliğini her zaman izlemeniz ve ölçümlemeniz gerekiyor. Peki Sosyal networking ile markanızı geliştirmenin yolları nelerdir? Sosyal medya ile işinizi nasıl büyütürsünüz? Tüm bu sorulara cevap niteliğindeki Vanessa McGrady ve Zhenia Vasiliev tarafından hazırlanan “How To Grow Your Business With Social Media” (Sosyal Medya ile İşinizi Nasıl Büyütürsünüz) adlı infografik çalışmasındaki ipuçlarına gelin, birlikte göz gezdirelim…

1. Müşterilerinizin hangi sosyal medya kanalında olduğunu bilin. Müşterinizin olmadığı bir sosyal network kanalı içerisinde vakit kaybetmeyin.

2. Satın almak, ya da almamak işte bütün mesele bu! Hedeflemenizi doğru sosyal medya kanalında yaparak, amacınızı iyi tanımlayıp doğru yere para harcayın.

3. Sosyal medya stratejiniz olsun. Birkaç sene öncesine kadar web sitesine trafik çekmek şirketlerin temel hedefiydi. Bugün sosyal medya ile müşterilerle doğrudan iletişim kurulması, oyunun kurallarını değiştirdi.

4. Monitoring yani sosyal medya izlemeyi ve ölçümlemeyi anlamlı şekilde yapın. Monitoring, müşterilerinizle aynı frekansta olmanızı sağlar.

5. Paylaşılabilir anlar yaratın. Sosyal medya çalışmalarını gerçekten anlamak için satışlara, yeni gelen müşterilere ve yorumlara bakın. Sonraki adımınız ise kendinize “insanlara işimle kendi deneyimlerini paylaşmak için nasıl ilham verebilirim” diye sormak olsun.

6. Önce sosyal networking ile işinizi nasıl yürüteceğinizi düşünün, pazarlama sonra gelsin! Araştırmalar, insanların ücretsiz şeylere rağbet gösterdiğini söylese de önemli olan müşterilerin gerçekten neyi istediğini öğrenmekten geçmektedir.

sosyal_medyada_isinizi_nasil_buyutursunuz_infografik

Kaynak: DigitalInformationWorld.com

İnfografik: Vanessa McGrady & Zhenia Vasiliev

The post Sosyal Medya ile İşinizi Nasıl Büyütürsünüz? appeared first on Social Business Türkiye.

Gelecekte İş Hayatı Nasıl Olacak?

$
0
0

Geleneksel işyeri kavramı ve çalışma yöntemleri, geleceğin iş dünyasında var olmayacak. Peki gelecekte iş hayatı nasıl olacak? Yeni nesil teknolojiler, mobil cihazların her yerde olması ve sosyal network kanallarının adeta patlama yaratması, iş alışkanlıklarında büyük ölçüde bir dönüşüm gerektiriyor.

Bugün çalışanların dijital dünyaya hızlıca adapte olan Y jenerasyonunun (Millennials) üyelerinden olması, oldukça önemli. Bunun yanında artık belirli bir nesilden ziyade çalışma gücünün dijital alışkanlıklarla göbek bağının bulunması, dijital zekanın tüm hücrelerine işlemesi çalışma hayatının geleceğini daha inovatif düşünmeye ve yeni yollar keşfetmeye itiyor.

IBM ve PureMatter işbirliğiyle geleceğin çalışma deneyimi ile ilgili New York’ta düzenlenen THINKATHON’da, 32 futuristle birlikte süren 3 günlük beyin fırtınası sonucu gelecekteki çalışma şekli ile ilgili öngörüler ortaya kondu. Geleceğin iş hayatının neye benzeyeceği konusundaki fikirlerin bazılarına gelin, birlikte bakalım.

Statükocu Yaklaşımdan Kurtulup Özgür Kalın!

Günümüzde bireyler, teknolojiyi yoğun bir şekilde kullandıkları için beklentileri karşılamak aslında sanıldığı kadar kolay olmuyor. Kullanıcı beklentilerini karşılamak için daha fazla uygulama girişimi, yükselen beklentileri karşılamak için daha çok kullanıcı odaklı uygulama geliştirilmesine neden oluyor. IBM’in ürün tasarımı ve tasarımcı düşünce ile daha kullanıcı odaklı ve geçmiş düşünceden tamamen ayıran bir yaklaşım önerisi sunuyor. “Bana bir vazo tasarla” demek yerine “Çiçeklerden keyif almanın daha iyi yolu nedir” diye sormak buna örnek olabilir. Bu yaklaşım, işinizde sizi statükocu yaklaşımdan uzaklaştırırken sınırları ortadan kaldırıp özgürce düşünmenizi ve yaratıcılığı sağlıyor. Design Thinking yani tasarım odaklı düşünce ile ilgili yöntemler, sadece ürün tasarımı değil iş hayatı ile ilgili karşınıza çıkan pek çok zorlukta yardımcı olabilecek bir güce sahip. İnsanların gerçekten neler hoşlandığını ve empatiye dayalı olan tasarım yaklaşımlı düşünce şekli, çalışanlara problem çözmede daha yaratıcı yollar sunarken son kullanıcıyla da maksimum etkileşim sağlıyor. Design Thinking metodolojisi, iş hayatının geleceğinde yatıyor.

gelecekte_calisma_hayati

Geleceğin çalışma yeteneği de Design Thinking (Tasarım Odaklı Düşünce) kavramından geçiyor. Fütüristlerin öngörülerine göre gelecekte iş yeteneğinin, iş yerinde daha anlamlı seviyede işe katma değer sağlama üzerine kurgulanacağı ve amaç odaklı olacağı düşünülüyor. İnsanlar her geçen gün gelişen dijital ve sosyal teknolojiden sağladıkları avantajla kendi kişisel topluluklarını oluşturabileceği tahmin ediliyor. Yönetici pozisyonuna gelen Y kuşağının sıkı iş kurallarına son vermesiyle çalışma şeklinde esneklik hakim olabileceği de öngörülüyor.

Design Thinking & Hollywood Modeli

Tasarım odaklı düşüncenin çalışma hayatının geleceği olacağı düşüncesi, iletişim ve iş yerindeki işbirliğine uyarlandığında ise “Hollywood Modeli” karşımıza çıkıyor. Örneğin “Ocean’s Eleven” veya “The Expendables” filmlerini düşünün. Birçok ikonik yıldızın bir araya gelip başrolleri nasıl beraber paylaşıyorsa iş hayatının geleceğinin de buna benzer şekilde konumlanacağı öngörülüyor. İşbirliğinin daha küçük gruplar arasında olmasını ve çalışmanın ikili ya da birden fazla başrol çalışanın bulunduğu çevrelerde yerini alacağı düşünülüyor.

Liderlik hakkında fikirlerin değişeceği, insanı merkeze koyan yaklaşımın benimseneceği, çalışanların anında birbirine bağlanarak fikir ve bilgi değişiminde bulunacağı, kişisel analitik sistemlerinin kullanılacağı, kişiselleştirilmiş pazarlama ürünlerinin gelişimi ve pek çok öngörü, iş hayatının geleceği konusunda ortaya konuyor. Davranışsal sistemin çalışma şekillerini ve liderlerin yönetim stratejilerini dönüştüreceği gelecekte çok daha farklı kurgulanan bir iş hayatı bizleri bekliyor.

Kaynak: ibm.com – “A New Way to Work: Futurist Insights to 2025 and Beyond”

The post Gelecekte İş Hayatı Nasıl Olacak? appeared first on Social Business Türkiye.

Y Kuşağını Nasıl Yönetirsiniz?

$
0
0

Günümüzde müşteriniz, yöneticileriniz ve çalışanlarınız “Millennials” yani Y kuşağı bireylerinden oluşuyor. Peki Y kuşağını nasıl yönetirsiniz? Life Hacks: Managing & Retaining [Millennial] Employees adlı infografikte bu kuşaktan olan çalışanları nasıl yöneteceğinizi ve elinizde tutabileceğiniz aktarılıyor. İşte Y jenerasyonunu yönetmenin 10 ipucu:

1. Şeffaf Olun.

Çalışanlar yöneticilerinden şirket hedefleri ve beklentiler de dahil olmak üzere her konuda açık ve dürüst olmalarını bekler.

2. Onlara bir amaç verin…

Çalışanlarınızın ilgi alanını ve potansiyelini destekleyin. Böylece sadık bir takım için ektiğinizi yararlarından faydalanarak biçebilirsiniz.

3. Gerçek zamanlı ve sürekli geri bildirim alın!

Çalışanların %97’si yöneticileri tarafından gözardı edildiklerinde etkileşim sağlayamamaktadır. Geri bildirim tüketici ya da resmi olmalı diye bir kural yok. Sadece hızlı bir e-mail cevaplama veya sohbetle de gerçekleştirilebilir.

4. Sıkı çalışmayı tanıyın ve takdir edin.

Değer verildiğini hissetmenin önemini anlayın. İşleyen süreçte sıkı çalışıldığını ve sonuçları kabul edin. Çalışanlarınıza şirketiniz için değerli olduklarının güvencesini verin.

5. Yapıcı eleştiride bulunun ve sürekli koçluk yapın!

Çalışanlarınızı mikro düzeyde yönetmeyin. Yıllık ya da yarı yıl değerlendirmeleri yerine çalışanlarınıza sürekli koçluk yapın. Millenial bireyler sürekli geri bildirim almayı ister ve sever.

y_kusagini_nasil_yonetirsiniz_infografik

6. Anlamlı ilişkiler kurun.

Karşılıklı anlayış ve saygı gösterin. Bir konu olduğunda çalışanlarınızı varlıklarınız olarak bir takım şeklinde görün ve aynı amaç uğrunda çalıştıklarını unutmayın.

7. Saat harcamanın ötesinde işin kalitesine odaklanın!

Esneklik Y kuşağı çalışanlarının işinizde kalması için anahtar kelimedir. Teknoloji işleri daha hızlı yapmayı mümkün kılmıştır. Eğer çalışanlarınız işini bitirdiyse onları saatlerce masa başında oturtmayın.

8. Empati yapın ve anlayış geliştirin.

Hatalar üzerinde takılmayın. Yapılan yanlışların öğrenme süreci için önemli bir ders ve deneyim olduğunu anlayın. Küçümseyici tonda konuşmayın ve suçlamayın. Empati yapmayı ve anlayışınızı geliştirirseniz bu size olan saygıyı ve güveni sağlar.

9. Bireyselliği ve ifade etmeyi destekleyin.

Her çalışan aynı değildir. Kabullenme kültürü yaratın. Farklı kişiliklere tolerans gösterin ve destekleyin. Çatışan fikirlerin inovasyona yaradığını aklınızda tutun.

10. İş birliğini teşvik edin.

Y kuşağı, doğal işbirlikçidir; özellikle de açık hedefler ve bunların doğru tanımlanması söz konusu ise… Başarı için takımınızı kurun, takımınız amaçlarında başarılı olduğunda onları anlayın. Birlikte çalışanların ve işbirliğinin olduğu bir ortamda başarıyı yakalayabilirsiniz.

Kaynak: IBM Social Business Insights Blog
İnfografik: Life Hacks: Managing & Retaining [Millennial] Employees- IBM

The post Y Kuşağını Nasıl Yönetirsiniz? appeared first on Social Business Türkiye.


Başarılı bir Social Business için 8 İpucu

$
0
0

Sosyalleşmek iş hayatı için artık olmazsa olmazlar arasında! Social Business, markalar için ucu bucağı olmayan engin bir serüven diye tekrar edip duruyoruz. Peki nedir bu Social Business? Hootsuite tarafından yayınlanan 8 Tips For Social Business – Social Business için 8 İpucu adlı kapsamlı white paper dokümanında ayrıntılarıyla aktarıyor.

Social Business nedir” sorusunu ayrıntılarıyla açıklayarak başlayan doküman içerisinde Social Business’ın tanımı en basit tabirle herhangi bir şirket organizasyonunun sosyal medya aracılığıyla hedef kitlesiyle kurum içinde veya dışında ya da her ikisinde etkileşim kurması olarak aktarılıyor. Farklı departmanlar içinde sosyal bir ekibe sahip olan şirketler, Social Business aşamasına geçmiş bulunuyor. İster butik bir işletmeniz olsun, ister global düzeyde bir şirketiniz; Social Maturity Model olarak tanımlanan sosyal olgunluk dönemini benimseyerek Social Business kavramını organizasyonunuza adapte edebilirsiniz.


İşte Social Business İpuçları:

  1. Değerlendirin, kurumunuzun ihtiyaçları hakkında kendinize sorular sorarak şirketinizi ölçün.
  2. Organize olun, hedef kitleniz ile iletişimi sosyal araçlarla geliştirin.
  3. Dinleyin ve öğrenin, insanların markanız hakkındaki konuşmalarını analiz edin.
  4. Topluluk oluşturmak için etkileşim kurun, müşterilerinizle iletişiminizi sosyal kanallarınızla entegre bir şekilde gerçekleştirin.
  5. İş birliği yapın, çalışanlarınızı sosyal bir takım olmaları için destekleyin.
  6. Kurumunuzun sosyal network kanallarının güvenliğine önem verin.
  7. Return on Investment (ROI) yani yatırım getirisini ölçün.
  8. Sosyal medya başarısı yaratmak için sosyal teknolojilere yatırım yaparak gücünüzü artırın.

Social Business tüyoları ile işletmenizi, müşterilerinizle sosyal medyada daha etkileşim kuran ve sosyal olarak daha olgunlaşan bir konuma getirebilirsiniz. Sosyal dünya büyüdükçe sosyal teknolojiler de sürekli gelişim gösterecektir. Markanıza düşen, bunları düzenli olarak takip etmek…

Kaynak: socialbusiness.hootsuite.com- hootsuite whitepaper 8 tips for social-business

The post Başarılı bir Social Business için 8 İpucu appeared first on Social Business Türkiye.

Marketing Automation nedir?

$
0
0

Dijital ortamda Marketing Automation yani Pazarlama Otomasyonu kavramıyla sıklıkla karşılaşıyoruz. Peki marketing automation nedir? Ne işe yarar?

Öncelikle dijital pazarlama ile ilgili sormamız gereken bazı sorular var… Müşterilerinizi ne kadar iyi tanıyorsunuz? Kimler nelerle ilgileniyor, neden ilgileniyor, neleri tercih etmiyor? Şirketinizin pazarlaması için müşterilerinizin davranışlarını ayrı ayrı analiz ederek satın alma tercihlerini görmenin ve bunları iş süreçleriniz ile birleştirmeniz için dijital pazarlamanızı kolaylaştıran Marketing Automation, entegre çözümler sunan bir pazarlama sistemidir.

Günümüzde müşteriler, özel ilgi alanları ile ilgili ürünleri, hizmetleri ve kampanyaları kendilerine özel gelen mesajlardan takip etmeyi seviyor. Pazarlama Otomasyonu, sunduğunuz servisler için zamanlamayı, hedeflemeyi, ilgili içeriği müşterilerinizin davranışlarına göre ayarlayabileceğiniz Çapraz Kanallı Pazarlama (Cross-Channel Marketing) sistemi.

Pazarlama Otomasyonu ile hedef kitlenizin ilgilerine özel içerik ulaştırabilir, doğrudan müşterilerinize erişim sağlayabilir ve kendi dijital kanallarınıza entegre edebilirsiniz. Davranışsal pazarlama stratejileri ve data bilgileri ile iç içe geçmiş olan bu özel sistem; email, mobil, sosyal medya ve web sitenizde kullanabileceğiniz araçlarla size zamanda verimlilik sağlayarak satış süreçlerinize dönüştürmenize destek olur.

E-ticaret, doğru hedefleme ile müşteri etkileşimini artırır. B2B (Business to Business) veya B2C (Business to Customer) pazarlamada müşterinizin isteklerine ve hedeflerinize en iyi pazarlama otomasyonu ulaşır. Tüm bu süreçler, IBM Silverpop Marketing Automation ile gerçekleştirebiliyor.

  • Müşterilerinizin ilgisine ve satış hedeflerinize göre içeriği düzenlenmiş mailler yollayabilirsiniz.
  • Sosyal medyada da tüm hesaplarınızı otomatikleştirerek, etkinliğinizi ölçülebilir hale getirebilirsiniz.
  • Kitle yerine kişiye hitap edip mobil olabilirsiniz.
  • Müşterilerinizin ihtiyaçlarına ve isteklerine doğru zamanda otomatik olarak cevap verebilirsiniz.
  • Web sitenizi ziyaret eden her kullanıcıya kişisel düzeyde ulaşabilirsiniz.
  • Müşteri datanızın içinde kaybolmak yerine hedef kitleniz ile bire bir etkileşim kurabilirsiniz.

Her müşterinize binlerce data yığını içerisinde tek tek ulaşarak pazarlama süreçlerinizi otomatik hale getiren ve bunları dijital kanallarınızda kullanmanızı sağlayan IBM Silverpop Marketing Automation ile markanıza dijital pazarlama desteği veriyor. Müşterilerinizin hepsine kişisel düzeyde ve anında ulaşmak istemez miydiniz? Cevabınız evet ise Marketing Automation tam size göre!

The post Marketing Automation nedir? appeared first on Social Business Türkiye.

NRF 2018 Perakende Konferansı’ndan Önemli Başlıklar

$
0
0

National Retail Federation (NRF) dünyanın en büyük perakende sektör kuruluşlarından biridir.

NRF’in bir etkinliği olan ve “Big Show” olarak adlandırılan NRF Perakende Konferansı, her yıl Ocak ayında ABD’nin New York şehrinde yapılır.

Önemli network imkanları sunan, ilham verici konuşmacılara yer veren, güçlü bir içeriği olan ve büyük bir alanda düzenlenen NRF Perakende Konferansı, bu sene 14-16 Ocak 2018 tarihleri arasında düzenlendi.

NRF 2018’de; sürekli değişim geçiren perakende pazarında, yeni yerlere bakma fırsatı veren kapsamlı bir perakende dönüşüm teması işlenmiştir.

NRF 2018’de optimizasyon ve veriye dayalı başlıklar ön plandaydı.

Bu yıl düzenlenen konferansın ana mesajı; “Perakende Kıyameti” öyküsüne karşı koymak ve sektörde canlanmış bir yenilik kültürü yaratmak isteyen birçok panel ve konuşmayla, yılın pozitif bir şekilde başlamasını sağlamaktır.

NRF 2018’de yer alan perakende yöneticileri; online büyüme ve katılım arayışını, beklenen ve beklenmeyeni dengelerken, yeni yıla yönelik hedeflerini dile getirdiler.

Bu konferans, teknoloji ve daha fazlasının önümüzdeki yılı nasıl tanımlayacağını çözmek için toplandı.

NRF 2018 Perakende Konferansı, uluslararası perakendenin güncel konularını gündeme taşıdı.

NRF 2018’de işlenen ana temalar; İş performansı ve büyüme, Teknoloji ve İnovasyon. Bu ana temaların dışında; dijital, teknoloji, inovasyon, mobil, lojistik, perakende trendleri, kredi kartları ve ödeme sistemleri, e-ticaret ve daha birçok başlık NRF Perakende Kongresi’nde tartışıldı.

NRF 2018’de; mağaza içi gelişme, müşteri sadakatini artırmak için yeni yollar, markaların değişen rolü, başlangıç fikri edinme ve fikirleri toplamak için doğru teknolojiyi bulma konularına da yer verildi.

Dijital ve mobil dünyanın ilk sıralarında yer alan şirketlerinin CEO’ları, ünlü ve önemli modacılar, büyük şirketlerin yönetim kurulu başkanları ve daha birçok isim konuşmalarıyla etkinliğe katkı sağladı.

Konferansa katılan izleyiciler; perakende sektörünü, iş dünyasının gündeminde yer alan konuları, önde gelen sektör temsilcilerinin görüşlerini ve değerlendirmelerini dinleme imkanı buldu.

Kaynakça: http://bit.ly/2FGQQCX

The post NRF 2018 Perakende Konferansı’ndan Önemli Başlıklar appeared first on Social Business Türkiye.

2018 İçerik Pazarlama Trendlerinde Bizi Neler Bekliyor?

$
0
0

Başlığı okuduktan sonra 2017’nin artık bittiğini ve 2018’in iki ayını geride bıraktığını tekrar hatırlayacaksınız.Zaman hızlıca ilerlerken yeni trendleri doğru zamanda takip ederek, rakiplerinizin bir adım önüne geçme şansını yakalayabilirsiniz. Ancak; dijital pazarlamada, özellikle de içerik pazarlamada herhangi bir trendin en etkili formunu alabilmesi için, bu trendin en az birkaç sene aktif olarak kullanılması ve ölçümlenmesi gerekiyor.

Gelin öncelikle İçerik Pazarlama Enstitüsü’nün (CMI) 2018 öncesi verilerini inceleyelim ve sonrasında 2018 İçerik Pazarlama Trendleri ile içeriğimize devam edelim.

– Content Marketing Institute ve MarketingProfs tarafından hazırlanan 2017 Trendleri ve Karşılaştırma Raporu’na göre; B2B pazarlamacılarından %60’dan fazlası, içerik pazarlama stratejilerinin bir yıl öncesinden daha etkili olduğunu bildirdi.

– Verileri yıldan yıla karşılaştıran pazarlamacıların %34’ü 2016 yılındaki raporlarına göre içerik pazarlamanın etkili olduğunu düşündü.

– 2015 yılını incelediğimizde ise pazarlamacıların sadece %4’ü çabalarının hiçbir etkisi olmadığı görüşünü belirtti.

Bilindiği üzere içerik pazarlamada başarıyı sağlayabilmek için iyi bir strateji belirlenmesi gerekiyor. Ayrıca içerik için ayrılan zaman, hedef kitleye uygun içerik oluşumu, içeriğin etki oluşturması için doğru kanalların kullanımı büyük önem taşıyor. Dolayısı ile  verilen veriler doğrultusunda içerik pazarlamanın geliştiğini ve doğru adımlara deneyerek ulaşıldığını görüyoruz.

Zaman ilerledikçe gelişen teknoloji ve gelişen dijital reklamcılık trendleri ile güncel kalıp; sürekli değişen içerik pazarlama formatlarına uyum sağlanmalıdır. Çünkü geçen yıl trend olup çalışan bir formül, bu sene aynı işlevselliği göstermeyebilir. Bu bağlamda çok yönlü olmanız içerik pazarlama stratejilerinizi oluşturma noktasındaki asıl ihtiyacınız olacaktır. Bilgiden besleniyor olmak, kullanıcıların güncellemelere ve yeniliklere karşı nasıl yönelimler sağlayacaklarını öngörmek ve stratejinizi bu öngörüye göre oluşturmak, içerik pazarlamada bir adım önde olmanızı sağlayacaktır.

Gözünüzde bulundurmanızda faydası olacağına inandığımız içerik trendlerine birlikte göz atalım.

1. IoT İle İçerik Artık Ekranların Dışında

Gelişen teknoloji ile aklınıza gelebilecek her nesnenin bir şekilde internete erişip, diğer cihazlarla iletişim haline geçmesini sağlayabiliyoruz. Ya da nesnelerin başına ‘’akıllı’’ kelimesini koyarak IoT(nesnelerin interneti) ürünleri olduğunu tanımlandırıyoruz.

Nesnelerin İnterneti teknoloji alanında birçok içerik pazarlama yatırımını da beraberinde getirdi. Bilindiği üzere akıllı bileklikler, akıllı saatler, akıllı gözlükler, akıllı ayakkabılar, ev otomasyon sistemleri ve daha nicesi Nesnelerin İnterneti sayesinde hayatımızı kolaylaştırıyor.

Örnek olarak Amazon’un ses hizmeti olan Alexa’yı ele alalım. Ev içi akıllı asistan olarak çalışan Alexa şu anda Echo, Dot ve Tap adlı 3 farklı ürünü ile ortaya çıkıyor. Alexa sesli komutları algılayarak internetten sipariş vermek gibi çeşitli işlemleri yerine getiren bir yazılım altyapısına sahip. Amazon’un yaptığı açıklamaya göre şu anda Domino’s, Fitbit, KAYAK, SmartThings, Uber gibi önemli iş ortaklarıyla çalışıyor. Amazonun sesli servisi; Alexa, içerik pazarlamada ekranlardan uzaklaşarak algıyı sosyal hayatlarda oluşturuyor.

Belki sizin için de içerik pazarlama alanında ekranın dışına çıkma vakti gelmiştir.

2. Herşey Daha Saydam Olmalı

Algılanabilir ve anlaşılır olmak; netliği ve saydamlığı gerektirir.İçerik pazarlamada bu saydamlık ve netliğin sürekli olması gerektiğini söylemiyoruz.Gizem ve buna bağlı merak edilme duygusu bazı kampanyalar için gerekebilir fakat bu yazımız içerik pazarlamada saydam olmak hakkında.

Yıllar içinde ile içerik pazarlamada aşırı fikirler,gerçekle örtüşmeyen anlatımlar ve benzeri içeriklerin denendiğini ve bu içeriklerin etkileşim süreçlerini gördük. Hatta son dönemde bu süreci Sosyal Medya’dan takip edebilir hale geldi.

Viral reklamın etki oluşturduğu ve trend olduğu dönemde birçok marka, ürün dışı içeriklerin bulunduğu videolar ve görsellerle tanınırlığını artırarak milyonlara ulaştı, ama bu ürün ya da servislerin geri dönüşü her firma için aynı verimliliği sağladı mı?

Medya kurumları için oluşturulan büyük prodüksiyonların kullanıldığı maliyetli reklamlar gerçekten harcadığınız zaman ve yatırımın geri dönüşünü hak ediyor mu?

İşlek cadde ve sokaklarda kullandığınız slogan ve görsel tasarımlara sahip billboardlar hedef kitlenize ulaşmanızda size ne kadar katkı sağladı?

Pazarlama içerikleri oluşturulur ve geliştirilirken bu gibi soruları hep kendimize soruyoruz. Hepimizin istediği uygun bütçe ile geniş kitlelere ulaşabileceğimiz bir pazarlama içeriği oluşturmak, ama nasıl?

Son dönemlerde sosyal medya mecralarının kullanımı gittikçe artıyor ve birçok firma influencer’lar ile anlaşmalar yaparak ürün ya da servislerini anlatıyorlar. Bu oran önceki senelere bakıldığında bir hayli artmış durumda. Bu bağlamda influencerlar ile oluşturulan içerik pazarlamanın iyi geri dönüşler sağladığını anlayabiliriz.

Tanıtım ve pazarlamada en önemli kuralın güvenirlilik olduğunu bilen firmalar influencerlar sayesinde uygun maliyete geniş hedef kitlelere ulaşabiliyorlar, çünkü influencer belirli bir takipçi sayısına sahiptir ve bu takipçiler aynı zamanda sizin hedef kitlenizi oluşturuyor ise güvenilir bir geri dönüş alma ihtimaliniz çok yüksektir. Biz bu duruma ‘’Saydam içerik pazarlama yolculuğu’’ diyoruz. Karşılıklı güvene dayalı influencer desteği ile gerçekleşen ‘’Saydam içerik pazarlama yolculuğu’’ 2018 yılında bir hayli artış gösteriyor.

Sonuçta ürün ya da servislerinizin tüm sadeliği ve netliğini kendi takipçi kitlesi oluşmuş bir influencer ile yapmak hedef kitlenize uygun bütçe ile ulaşmak için iyi bir yol olacaktır.

3.İçerikte Çok Yönlü Olmak Ve Bir Ortak Nokta Bulmak

Dijital pazarlama alanlarını bütün olarak incelediğimizde içerik olmadan başarıya ulaşabileceğimiz herhangi bir taktiğin olmadığını görürüz.

Ortalama bir şirket oluşturduğu içeriklerde birçok farklı yola başvurur. Sosyal medya paylaşımları, bloglar, e-bültenler, görüntülü ve yazılı reklamlar ve daha fazlası; hepsi için bir içerik oluşturulmalıdır. Bu bağlamda ‘’İçerik dijitalin kralıdır’’ dememiz hiçte yanlış olmaz.

2018 yılına geldiğimizde tüm pazarlama alanlarının ana taşı olan içerik pazarlama gelişimini devam ettiriyor. İçerik pazarlama ile ilgili herkesin bildiği en önemli nokta, kitlenizin dikkatini çeken ve markanıza olan güveni oluşturan içeriği sağlayarak kazancınızı artırmaktır. Bu bağlamda içeriğin nerede oluşturulduğu ve kimi hedeflediği çok önemlidir.

Yaşadığımız dönem gereği hepimiz çok yönlüyüz ve internet sayesinde hemen hemen birçok farklı platformda aktifiz. Tıpkı bizler gibi oluşturulan kampanyalarda çok yönlü olmalıdır. Hedef kitlenizin ilgi alanı ve zaman geçirdiği sosyal medya mecraları değişebilir. Bu bağlamda kullanıcı deneyimlerine uygun farklı mecralardaki farklı içerikler oluşturmalısınız. Bu içeriklerin birbiri ile etkileşimini sağlayarak büyük geri dönüşler sağlayabilirsiniz.

Önemli olan stratejinizi belirlemek ve stratejinize uygun mecralarda planlamanızın her aşamasını desteklemektir. İleriye dönük baktığınızda oluşturacağınız her içerik, birbirini besleyici ve birbirine bağlı olması gerekir. Bu sayede müşterilerinizi daha iyi yönlendirmiş olursunuz.

4.Değişen Formatlarla İçerik Yapıları Yeni Bir Hal Alıyor (İçeriğin Gücü Adına)

Son yıllarda gelişen teknoloji ve yeni oluşan kullanıcı deneyimleri ile içerik pazarlama trendleri kendini farklı alanlarda gösterip başarı sağlıyor. İçeriğin gelişmesi ve geliştirilmesinde hedef kitlede büyük rol oynuyor.

İçerik pazarlamasıyla büyük başarılara imza atan markalar, kitlelerine yalnızca yazı içeriği sunmakla kalmayıp, Bunu başlı başına bir deneyim haline getiriyorlar. Bu noktada hedef kitlenin taleplerini karşılamak için şirketinizin daha çeşitli bir yetenek ve beceri grubuyla çalışması gerekiyor.

Eğer başarılı bir içerik pazarlama formülü düşünüyorsanız, Video Prodüksiyon çalışmaları ile yola koyulabilirsiniz, çünkü insanlar video içeriklerine değer veriyorlar ve içeriğinizin geniş kitlelere ulaşması için günümüzde en etkili iletişim aracı olduğunu söyleyebiliriz.

Grafik ekibiniz ile kreatif tasarımlar oluşturarak farklı mecralarda kendinizi tanıtmalısınız. Bir video birkaç dakikadan oluşup unutulma imkanı varken, oluşturduğunuz bir görsel uzun süre akıldan çıkmaz ve kalıcı etkiler oluşturabilir; Grafik tasarım ekibiniz bu bağlamda firmanızın vizyonu ve misyonunu bir kareye taşıyarak hızlı mesaj iletişimini sağlamanızda yanınızda olacaktır.

Yazarlarınız trendlere uygun içeriklerle bloglarını canlı tutmalı; çünkü bilgi çağında yaşıyor ve bilgiden besleniyoruz. Hedef kitlenizin ilgi alanları var ve bu alanlarla ilgili bilgi alma imkanı sağladığınız takdirde hedeflediğiniz kitleye bloglarınız ile ulaşabilirsiniz. Çünkü insanlar ilgisiz olsalar dahi bir görseli görebilir, bir videoyu izleyebilir, fakat bir yazıyı okumazlar. Bu bağlamda oluşturduğunuz bloglardaki takipçileriniz sizin en sağdık müşterileriniz ya da takipçileriniz olurlar. Bu arada B2B pazarlamacılarının içerik pazarlama taktikleri planlamasında blog kullanımının %80 olduğunu biliyor muydunuz?

Sonuç olarak içerik pazarlaması sizin kim olduğunuzu, hangi ürünü ya da servisi kime ulaştırmak istediğiniz ile ilgilidir. Burada sorulacak en önemli soru ‘’nasıl?’’ olmalıdır.

Peki 2018’de siz nasıl bir içerik pazarlama yöntemi izlemeyi düşünüyorsunuz?

Kaynak: https://neilpatel.com/blog/content-marketing-trends-2018/

The post 2018 İçerik Pazarlama Trendlerinde Bizi Neler Bekliyor? appeared first on Social Business Türkiye.

Yapay Zekanın Eğitimdeki 10 Kullanım Alanı

$
0
0

Yapay zeka, insanlar tarafından geliştirilen belli özelliklerin öğretildiği ve daha sonrasında bu öğretilerin kullanım alanlarına göre geliştirilerek insanlara sunulduğu bir teknoloji modelidir.

Günümüzde yapay zeka ile ilgili yapılan çalışmalar sonucunda; yapay zekanın kendini geliştirebildiği, öğrenebilme yetisinin olduğu, üstün analiz yeteneği ve kullanıcılar için özel deneyimler oluşturabilme yeteneği ile bir çok alanda kullanıldığını biliyoruz. Yapay zeka bilgiden beslenir. Öğrenir ve öğretir. Öğrenmek ve öğretmek terimleri bir arada kullanıldığı zaman aklımıza ilk gelen konu ise eğitim oluyor.

Gelin birlikte günümüzün gelişen yapay zeka teknolojilerinin eğitim alanında kullanım alanlarından  bazılarını birlikte inceleyelim.

1. Yapay zeka, temel eğitim aktivitelerini otomatikleştirme imkanı sağlar

Günümüzde liseye giden bir öğrenci için oluşturulan ödev ve testlerin amacı; öğrencinin yeterliliğinin analiz edilerek, konu ile ilgili eksikliklerinin tamamlanması ve bu bağlamda gelecekte hangi meslek grubunda başarılı olabileceğinin belirlenmesidir. Yapay zeka ise bu süreci öğrenciye ait bilgileri değerlendirerek bir planlama ile oluşturur.

İlk aşamada yapay zeka ile öğrenciye ait bilgi ve beceriler belirlenir. Bilgi ve becerilerin ağırlığına yönelik program oluşturan yapay zeka, öğrencinin eksik alanlarını bildiği için oluşturacağı programı öğrenciye uygun bir şekilde düzenler. Yapay zeka, kişiye özel oluşturduğu eğitimle öğrencinin hem kendini bulmasını hem de gelecekte işini seven verimli bireyler olmalarını sağlar.

Günümüzde uygulanan yapay zeka eğitim sistemi ele alındığında, temel eğitim aktivitelerinin planlanması ve alınan bilgi doğrultusunda oluşturulacak eğitim programları, öğrencilerin kendilerini daha erken tanıyarak, doğru bir gelecek planı oluşturmaları için imkan sağlamaktadır.

2. Yapay zeka, eğitim için kullanacağınız yazılımların öğrenci ihtiyaçlarına yönelik oluşumunu sağlar

Her birey farklıdır ve her bireyin farklı yetenekleri vardır. İlkokul ile üniversiteye geçişe kadar ki süreçte, öğrenciler yeteneklerini keşfeder, geliştirir ve meslek hayatlarında bu tecrübelerini artırarak topluma yarar sağlayan bireyler haline gelirler. Günümüz eğitim planlamasında bu gelişim süreci, öğretmenler, test ve sınavlar ile sağlanıyor.

– Peki, yapay zeka ile günümüz eğitim modeli nasıl desteklenebilir?
Öğrenciler ile ilgili bilgilerin toplandığı kaynağın yapay zeka yönetimindeki bir sistem olduğunu düşünelim. Bu sistemler öğrencilerin ihtiyaçlarını, eksiklerini ve ilgi duyulan konuları belirleyerek öğrenciye özel çalışma fonksiyonları oluştururlar. Bu sayede öğrenci algılamasının yavaş olduğu konuları yeteri kadar tekrar edebilir. Üstelik bu işlem için tek ihtiyaç, öğrenciye ait bir bilgisayar olacaktır. Bu sayede algılama süreci farklı olan öğrenciler, yapay zekanın belirlediği kişisel algı sürecinde, kendilerini iyi hissettikleri ortamlarda eğitimlerini tamamlarlar. Bu sayede farklı öğrenme hızına sahip öğrencilerin sınıfta bir araya geldikleri zaman bilgi eşitliği daha verimli bir biçimde sağlanacaktır. Ayrıca yapay zeka Öğrenmeyi kolaylaştırır, hatta başlangıç sınıfları için oyunlaştırılarak eğlenceli hale bile getirebilir.

Günümüzde, bu tür uygulamaların bulunduğu ve adaptif öğrenmenin ulusal alanda etki oluşturduğu Khan Academy gibi programlar örnek gösterilebilir. Gelecekte Khan Academy gibi eğitim programları artarak yapay zeka desteği ile mesleklerini seven, sevdikleri işleri yapan bireyler de artacaktır.

3. Yapay zeka, Öğrencilerin eksiklerini daha iyi anlar ve gelişim için direk yardım imkanı sağlar

Öğretmenler, testlerde ya da ödevlerde öğrencilerin yapmış olduğu tüm hatalardan haberdar olamazlar. Yapay zeka ile bu problemi çözmek mümkün. Online olarak kullanım sağlayan ‘’Coursera’’ bunun için iyi bir örnek. Bu uygulama ile öğrencinin ev ödevini yada ödevdeki bir bölümü yanlış yapması halinde, sistem öğretmeni uyarır ve öğretmen yapılacak ödev yada cevap verilecek soru ile ilgili ipuçları oluşturarak öğrencilere geri dönüş sağlar. Bu sayede bilgi ile beslenen yapay zeka ileriki süreçte oluşacak sorunları algılayarak daha önce oluşturulan bilgiden yararlanır ve öğrenciye ipuçları vererek doğru cevaplara ulaşmasını sağlar. Öğretmenler tarafından oluşturulan bilgiler ve ipuçları yeterlilik seviyesine geldiğinde, karşılaşılabilecek sorunlar yapay zeka desteği ile anında geri bildirim sağlar. Bu sayede öğrenciler, profesörden haber beklemek yerine, yapay zeka ile etkileşime geçerek ihtiyaç duydukları içeriğe hızlı erişim sağlarlar. Kısaca yapay zeka zaman kazandırır ve kanıtlanmış doğru bilgiye ulaşmanızı sağlar.

4. Yapay zeka ile oluşturulmuş eğitmen kadrosu, öğrencilere eğitim desteği sağlar

Şuan oluşturulan yapay zeka teknolojileri bir öğretmenin genel anlamda sağlayabileceği yeterliliği sağlayamıyor olabilir. Gerçi bu durum öğretmenin alanına göre de biraz değişiklik gösterebiliyor. Örneğin bir öğretmenin hayal gücü ya da konu anlatımında vermiş olduğu örnekler yapay zeka ile günümüzde sağlanamıyor; ancak Günümüzde sahip olduğumuz teknoloji ile biz yapay zekadan tam zamanlı bir öğretmen olmasını zaten istemiyoruz.

Oluşturulmuş ders programları, temel matematik, edebiyat ve benzeri alanlarda yapay zeka ile çalışan sistemlere sahibiz. Bu sistemler, öğretmenlere destek sağlayarak öğrencilerin öğrenme verimlerini artırmalarına destek sağlıyor.

Yapay zeka tabanlı programlar, öğrencilerin temel eğitim almaları için destek sağlıyor. Öğrenciler için farklı testler oluşturup, deneme sınavları oluşturuyor. Oluşturulan deneme sınavlarının sonuçlarını analiz ederek, öğrencinin gelişim sağlaması gereken alanları belirliyor. Bu sayede öğrencinin eğitimden aldığı verimi üst seviyeye taşıyıp, başarılı bireylerin oluşumuna destek sağlıyor.

5. Yapay zeka altyapılı programlar öğrencilere yararlı geri bildirimler sağlar

Yapay zeka, sadece öğretmenlerin ve öğrencilerin ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş online kurslar ve test yönetimi sağlamaz, aynı zamanda dersler ve kursların başarı durumu hakkında da geri bildirim sağlar.

Günümüzde bazı okullar, öğrencilerin gelişim sürecini takip edebilmek ve bu analiz ile öğrencinin performansını artırabilmek için bu sistemi kullanıyor. Bu tür yapay zeka sistemleri, öğrencilerin ihtiyaçlarının belirlenmesi ve eğitimci kadrosunun bu konular ile ilgili nasıl bir düzenlemeye gidilmesi gerektiğinin planının oluşturulması hususunda destek sağlar. Bununla birlikte, bu sistemlerle  öğrencilerin başarılı oldukları alanlar belirlenerek ana dal seçmelerine de yardımcı olunur.

6. Yapay zeka ile bilgi etkileşimi değişiyor

Günümüzde etkileşimde bulunduğumuz yapay zeka destekli ürünlerin hepsi bilgiyi direk olarak kullanır; fakat Google, sonuçları konum bilgilerinden yararlandığı kullanıcıya göre yönetir, Amazon daha önce satın almış olduğunuz ürünlere dayanarak yeni önerilerde bulunur ya da Siri ihtiyaçlarınızı ve komutlarınızı direk olarak uyarlar. Tüm bu yapay zeka destekli servisler, ilgi alanlarınıza yönelik oluşturulur.

Bu tür akıllı sistemler kişisel yetenekleriniz ve ilgi alanlarınız doğrultusunda ihtiyacınız olduğunu düşündüğü bilgiyi size sunabilir. Bu sayede okullar ve akademilerde bilgiyi nasıl bulabileceğimizi; ya da bilginin bize nasıl ulaşması gerektiğini, yapmış olduğumuz alışkanlıklarla biz belirlemiş oluruz. Buda ilgi alanımız ile ilgili daha bilgili bireyler olmamızı sağlayarak doğru alanda eğitim almamıza bizi otomatik olarak yönlendirmiş olur.

7. Yapay zeka öğretmenlerin rolünü değiştirebilir

Eğitimde öğretmenler için her zaman bir rol olacaktır; ancak gelişen yapay zeka teknolojileri ve bu teknolojilerin sağladığı verim ve kolaylıklar, öğretmenlerin çalışma tarzlarını ve günlük programlarını değiştirecek gibi duruyor.

Daha önceki maddelerde bahsettiğimiz gibi, yapay zeka ile online sınıflar oluşturularak, bazı ödev ve ders anlatımları gerçekleştiriliyor. Yapay zeka, Öğrencilerin öğrenmeyi geliştirmelerine yardımcı oluyor, hatta gerçek hayatımızda sınıflarda yapay zeka robotlardan dahi ders alacağımız günler geleceğini düşünüyoruz.

8. Yapay zeka, deneme yanılma öğrenimini daha aktif kullanmanızı sağlar

Deneme ve yanılma sistemli eğitim, öğrencilerin kendilerini geliştirebilmeleri için çok iyi bir sistemdir. Hata hakkında farkındalığa sahip öğrenci neyin yanlış olduğunu öğrenir. Bu sayede konu ile ilgili doğru bilgi öğrencide daha kalıcı bir bilgi haline gelir; ancak sınıf ortamında küçük düşme hissine kapılabilecek öğrenci bu durumda kendini iyi hissetmeyebilir. Oysaki bu durum yapay zeka denetiminde bilgisayar ortamında sağlandığı taktirde öğrenci kendini kötü hissetmeyecek ve yapay zekanın verdiği çözüm ipuçları ile öğrenci bilgiye ve doğru cevaba daha hızlı ulaşacaktır. Öğrencilerin okul ilişkilerini dahi etkileyeceğini düşündüğümüz yapay zeka sistemleri, gelecek eğitim hayatını bir hayli değiştirecek gibi duruyor.

9. Bilgi ile beslenen yapay zeka öğrenciler için kendini geliştiriyor

Akıllı bilgisayar sistemleri ile desteklenen akıllı veri toplama, günümüzde aktif olarak bir çok okul tarafından uygulanan bir işlemdir. Bu sayede okullar, kayıt ettikleri bilgileri oluşturdukları sistemlerde öğrencilerin ihtiyaçlarına göre kullanımını sağlar.

Öğrencilere ait kişisel bilgiler, öğrencilerin başarı durum bilgileri, öğrencilere ait çalışma ve ilgi alanı istatistikleri yapay zeka desteği ile öğrenciler için en uygun kursları ve dersleri seçmeleri için imkan sağlar.  Toplanan bilgilerle, öğrencilerin ilgi alanları ve çalışma performansına göre yönelecekleri ana dallar daha kısa sürede tespit edilir.

10. Yapay zeka ile nerede, nasıl ve kiminle kavramları değişecek gibi duruyor.

Yukarıda verilen maddeler doğrultusunda, önümüzdeki on yıl içerisinde eğitim alanında büyük değişiklikler bizi bekliyor. Gelecekte yapay zeka sistemlerini, yazılımlarını ve desteğini kullanarak, öğrenciler dünyanın herhangi bir yerinden, herhangi bir zamanda alacağı eğitim dönemini büyük bir heyecanla bekliyoruz.

Düşünsenize, gittiğiniz okul ya da akademi İstanbul’da; fakat dünyanın farklı ülkelerindeki başarılı okullardan uzaktan erişim ile ders alıp kendiniz için en uygun eğitim planını oluşturuyorsunuz ve bunu yaparken kendi ders programınızı kendinize uygun zaman diliminde planlıyorsunuz. Ayrıca tüm çalışmalarınız ve eğitim süreciniz, yapay zeka tarafından sizin karakteristik özelliklerinize uygun bir şekilde planlanıyor. Sizce de harika olmaz mıydı?

Her insan özeldir ve kendine uygun bir öğrenme yeteneği vardır. Yapay zeka ile belirlenebilir ve analiz edilebilir özelliklerinize uygun eğitim, gelişerek ve geliştirilerek ilerlemeye devam ediyor. Yapay zekanın bu kuvvetli analiz yeteneği ile gelecekte işini seven, yaptığı işe değer katan bireylerde artacaktır. Bu arada kaç yaşında olursak olalım aslında hepimiz birer öğrenciyiz ve gelişen yapay zeka sistemleri ile ilgili hepimizin öğreneceği çok şey var. Önümüzdeki dönemde olacak gelişmelerle tekrar birlikte olacağız.

Kaynak: https://www.teachthought.com/the-future-of-learning/10-roles-for-artificial-intelligence-in-education/

The post Yapay Zekanın Eğitimdeki 10 Kullanım Alanı appeared first on Social Business Türkiye.

Çalışan Deneyimini Nasıl Geliştirirsiniz?

$
0
0

Çalışan deneyimi, şirketlerin başarısı için olmazsa olmazlar arasında yer almaktadır. Çalışan deneyiminin doğru yönetimi, çalışma performansını arttırır. Çalışma ortamlarında deneyimlerinden memnun olan çalışanlar, şirketlerine daha büyük katkı sağlarlar; ancak unutulmaması gereken en önemli konu her bireyin farklı olduğudur. Her birey farklı algılama, anlatma, ifade etme ve çözümleme yollarına sahiptir. Her ne kadar çalıştığınız alan aynı olsa dahi çalışanlarınızın kendilerini daha iyi ifade edebilmeleri ve takım çalışmasına daha iyi adapte olabilmeleri için profesyonel bir ‘’çalışan deneyimi mekanizması’’ kurmanız gerekmektedir. Bu sayede çalışanlarınızın gerçek potansiyellerini keşfetmeleri için onların yolculuğuna rehberlik etmiş olursunuz. Sonuçta kazanan hem siz hem de çalışanlarınız olur!

Sektörün önde gelen ve deneyimli isimlerinden Oracle’ın bu konu ile ilgili bakış açısı şu şekilde:

‘’Çalışanlar olarak, işimizin ilk gününden itibaren işverenlerimizle bir yolculuğa çıkıyoruz. Bu yolculuktaki deneyimlerimiz, karakterimizin gelişiminde büyük bir etki oluşturuyor. İş hayatı boyunca edindiğimiz iyi deneyimler firma için iyi sonuçlar getirirken, kötü iş deneyimlerimiz kötü sonuçlar oluşturuyor.’’     – Oracle

Her insanın farklı oluşu gibi her firmada farklı yapısal ve kurumsal bütünlüğe sahiptir. Çalışan deneyimini şekillendirirken, şirketinizin yapısı ve çalışma düzeni baz alınarak bir oluşuma gidilir. Çalışan deneyimi oluşumunda amaç, ekibinizin motivasyonunu en yüksek seviyeye getirerek üretim kabiliyetlerini yükseltmektir.

Oracle’ın çalışan deneyimi açıklamasının çok basit bir anlatım ve sonuçlama mekanizması olduğunu görüyoruz. Peki, siz çalışan deneyiminizi ne şekilde inşa etmeyi düşünüyorsunuz? Sizce bir cümle yeterli midir? Yoksa Oracle’ın oluşturduğu bu bir cümle altında büyük bir düşünce ve sistem bulunmakta mıdır?

–Tabi ki bunu bizde bilmiyoruz; ancak kuruluşunuzun çalışan deneyimi stratejisinde nasıl bir yol haritası oluşturması gerektiği ile ilgili önerilerde bulunabiliriz.

Analiz ederek çalışanlarınızı daha iyi tanıyın

Başarılı bir çalışan deneyimi mekanizması oluşturabilmek için önceliğiniz çalışanlarınızı daha iyi tanımak olmalıdır. Çalışan deneyimi analizi için, müşteri deneyimleri analizinde kullandığınız teknikleri uygulayabilirsiniz.

Çalışanlarınızın çalışma alanlarına ya da şirketinizin kurumsal kimliğine uygun anketler, iş verimliliğini artırmak ve onları tanımak için iyi bir fırsat olabilir. Bu ankete verdikleri önem bile sizin için iyi bir analiz olacaktır.

Çalışan deneyimini geliştirmeye yönelik anketler, takımınızın ortak ve ortak olmayan görüşlerini belgeleyerek büyük resmi görmenizi sağlar. Ayrıca; kişi bazında incelediğiniz analizlerden yararlanarak projeleri daha iyi planlama ve yönetme şansı yakalarsınız.

Çalışan Deneyimi konusunda en iyi etkileşimi aldığınız konulara yatırım yapın

Çalışan deneyiminde değişiklikler yapmak genellikle yeni yatırımları beraberinde getirir. Yatırım yapıp geliştireceğiniz çalışan deneyimi alanını belirlemek için daha öncesinde yapmış olduğunuz analizlerden yararlanabilirsiniz.

Bazı şirketler için, özellikle fabrika gibi birçok kişinin bir arada çalıştığı şirketlerde, kişisel bazlı çalışan deneyimi oluşturmak zor olabilir. Bu tarz şirketler sabit çalışan deneyimleri oluşturarak üretim gücüne önem verirler; ancak proje bazlı şirketler için çalışan deneyiminin geliştirilmesi, çalışanların üretkenliğini etkileyecektir.

Çalışanların deneyimini geliştirmek ve firmanızın çalışma potansiyelini artırmak için organizasyonel stratejinizi ve firma kültürünüzü göz önünde bulundurmak, en etkili alanlardaki yatırımlarınızı hedeflemenize yardımcı olacaktır.

Çalışan Deneyimini geliştirmek için bir koalisyon oluşturun ve siloları yıkın

Şirketler büyüdükçe, bölümler arası görünmeyen duvarlar oluşur. Her bölümün; kendi değerleri, öncelikleri ve bir kültürü vardır. Bu bölümlerde çalışanlar, şirketin genelinden çok kendi bölümünde olan iş arkadaşlarına güvenip, onlara bağlılık duyarlar. Bir hata, bir yanlışlık olduğunda, suçu başkalarına atarak, kendilerini olaydan soyutlarlar. Bu durumda şirketi maalesef kötü etkiler.

Çalışan deneyimini, yukarıda vermiş olduğumuz kötü sonuçlar doğuran bir mekanizma yapmak yerine, çalışanlar arasında şeffaf duvarların bulunmadığı bir hale getirmek için, çalışanlarınızın değer verdiği misyon ve hedeflerinizin varlığını hatırlatıcı bir koalisyon oluşturarak sağlayabilirsiniz.

Çalışan deneyimini oluştururken; fiziksel, sosyal ve görev alanları belirlenerek multi fonksiyonel bir bakış açısı ile hazırlık yapılmalıdır. Oluşturacağınız koalisyon ile siloları yıkmak için üzerinde durmanız gereken noktalar;

1)Bütün çalışanların benimseyeceği ortak bir vizyon ve misyona sahip olmak. Bütünlüğü sağlamak aidiyet duygusu oluşturacağı için çalışanlarınızın iş yerine olan güvenini arttıracaktır.
2)Herkesin bir arada bulunduğu toplantılar oluşturup, ortak hedefler koymak. Bu sayede herkes büyük resmi görebilir, hatta farklı departmanlar arasında fikir alışverişi oluşturularak, gelişim dahi sağlanabilir.
3)Çalışanları belli aralıklarla farklı bölümlerde görevlendirmek. Bu sayede ikili ilişkilerin gelişimini sağlarsınız.
4)Farklı departman çalışanlarının ortak noktalar bulabileceği aktiviteler oluşturarak şirket içi sosyalliğe yatırım yapmak.

Çalışan Deneyimini güçlü kılmak için tekrarlanabilir ve hızlı çalışır tasarımlar oluşturun

Müşteri deneyimi dünyasından alınan dersler, çalışanların deneyimlerini arttırmaya yönelik atik tasarım ilkelerini uygulama değerine işaret etmektedir. Öncelikle; gözlemsel olduğu kadar nicel verilere de dayanarak kullanıcı popülasyonunuzu derinden anlayın. İkinci olarak; her bir aşamada ortaya çıkan fiziksel, sosyal ve görevle ilgili etkileşimlerin yanı sıra sınırlamalara veya engellerin ele alınmasına yönelik yaklaşımların altını çizerek, çalışan yolculuğunun aşamalarını belgeleyin. Üçüncü olarak; aylar veya yıllar sürecek daha büyük bir çözüm üretmek yerine; bulmacanın parçalarını kısa zaman diliminde çözmeye yarayacak hızlı çözümler geliştirin.

Son olarak; geri bildirim alın ve orijinal çözümü sürekli olarak gözden geçirin. Bu ilkeleri çalışan deneyimi tasarımına uygulamak, hızlı başarılar üretebilir ve gelecekte daha büyük, daha maliyetli zorlukları önleyebilir.

Kaynak: http://inspireone.in/blog/build-better-employee-experience/

The post Çalışan Deneyimini Nasıl Geliştirirsiniz? appeared first on Social Business Türkiye.

Müşteri Sadakatini Sağlamak İçin 9 Tavsiye

$
0
0

Bildiğiniz gibi iş dünyasında kazanç, sadece yeni müşteriler bulup çalışmak anlamına gelmiyor. Aynı zamanda, müşterilerinizle olan iş devamlılığını sağlamak büyük önem taşıyor.

Bain & Company’nin yapmış olduğu araştırmaya göre; müşteri tutma oranının sadece %5 oranında arttırılmasından oluşan kârın %25-95 arasında kazanç etkisi oluşturabileceğini ortaya koyuyor. Ayrıca yeni bir müşteriyle çalışmanın firma tarafından giderleri de 5 ile 25 kata kadar yatırım yapmanızı ya da daha fazla zaman harcamanıza sebep oluyor.

Buradan da anlıyoruz ki elimizdekinin değerini bilmek, Müşteri sadakatini ve devamlılığını sağlamak firmamız için oldukça kazançlı bir seçenek.

Peki; müşteri sadakatini ve devamlılığını sağlamak için ne yapmak gerekli? Sizler için derlediğimiz 9 madde ile inceleyelim.

1) Satış sürecinde referanslarınızı kullanın

Satış sürecinin önemli bir kısmı, ürününüz ya da servisinizin, çalışacağınız firma için uygunluğunu anlatmaktır. Ürün ya da servisiniz ile ilgili bilgi sağlarken, daha öncesinde yapmış olduğunuz çalışmaların örnekleri, müşterileriniz için uygulayacağınız benzer çalışmalar için rehber olacaktır.

Ürün ve ya servislerinizin diğer müşterilere nasıl yardımcı olduğunu gösteren analizler sunarak, yapmış olduğunuz çalışmanın etkisini kanıtlamış olursunuz. Bu bağlamda müşterinizin yatırım yapacağı ürün ya da servis hakkında tam bilgiye sahip olmasını sağlayın.

Tıpkı insan ilişkileri gibi, firma ve müşteri ilişkileri de güven ile inşa edilir. Siz ne kadar net olursanız, müşterinizde sizin gibi hareket edecektir. Siz müşterinize, müşteriniz de size güvendiği takdirde çalışma devamlılığınız uzun olacaktır.

2) Zamanında ve sık bilgilendirin

Yapacağınız işin planlaması ve zamanlaması müşteri için büyük önem taşır. Müşterilerinizin beklentilerini karşılamak için planlama ve zamanlama ile ilgili süreçte müşterilerinizi sık sık bilgilendirin. Hem işin gidişatını daha sağlam adımlarla oluşturursunuz hem de karşılıklı ilişkileriniz süreç içerisinde hızla gelişir. Unutmayın; müşterinizi ne kadar iyi tanırsanız, beklentilerin ne oranla karşılandığını o kadar iyi bilirsiniz.

3) Sonuçları düzenli olarak iletin

Müşterinizle çalışmaya başlamanız, artık ortak hedeflere sahipsiniz anlamına geliyor. Yapmış olduğunuz çalışmanın sonuçlarını kapsamlı bir şekilde müşterinize iletin. Raporlar ve analizler oluşturun. Gerekiyorsa sonuçların üzerinden tekrar geçerek, yeni yapılanma tavsiyeleri sunun.

Bazen müşterinize kötü haberler vermek içinizden gelmeyebilir ve bundan kaçabilirsiniz; ancak kaçmak size bir şey kazandırmayacaktır. En sonunda bu durum ile karşı karşıya kalacak ve bir açıklama yapmanız gerekecek. Ne siz zaman kaybedin, ne de müşteriniz. Müşterinize şeffaf olmanız problemlerin daha hızlı çözülmesi için size zaman kazandıracaktır. Eğer müşterinize yaptığınız çalışma sonuçlarını geniş ve detaylı bir şekilde sağlayabiliyorsanız, tercih edilen olarak kalmaya devam edeceksiniz.

4) İlişkinizin devamlılığı için bir yol haritası oluşturun

Birçok firma, işverenler ile proje bazlı çalışır ve iş yelpazesini genişletmek için daha fazla katkı sağlamak ister, ancak; bu konuda istemekten daha öteye geçmek ve daha fazla etki oluşturmak için, düşündüğünüz stratejiyi verilerle destekleyen bir yol haritası oluşturmanız gerekmektedir.

Oluşturduğunuz yol haritası ile işverenlerin yeni ihtiyaçlarını belirleyebilir, kısa ve uzun vadeli hedefleri oluşturarak çalışma alanlarınızı tanımlayabilirsiniz. Firmalar, onlar için kazanç sağlayacaklarını düşündükleri bir yol haritasına hayır demeyeceklerdir.

Eğer bir firma ile uzun süre çalışmak ve karşılıklı anlayış ile bir yolculuğa çıkmak istiyorsanız, yol haritanızı hazırlamayı unutmayın!

5) Başarılarınızı unutulmaz hale getirin

Yapılan bir araştırmaya göre, insanlar olumsuz olayları olumlu olaylardan daha canlı bir şekilde hatırlıyorlar. Günümüz işveren firma ilişkileri çağın gereksinimleri gereği çok hızlı bir şekilde ilerliyor. Firmanız ve işveren arasında olan ufak bir sorun çok hızlı sürede büyüyerek gelecekteki ilişkilerinizi etkileyebiliyor.

Firma ve işveren arasında oluşan olumsuzluklar sonrası aşırı iletişim kuruluyor, özür dileniyor hatta yeni alternatifler oluşturularak kendimizi tekrar kanıtlamaya çalışıyoruz. Peki; harika bir şey olduğunda ya da başarı sağladığınızda da aynı vurguyu yapıyor musunuz?

Yapılan çalışmaların sonuçlarını, çalışmanın üzerinde durulduğu süreç ve işin etki oluşturduğu mekanizmaya göre değişiklik gösterir.

İnsanlar her ne kadar kötü anıları hatırlamaya meyilli olsa da, iyi anıların etkisi kötü anıları bastırabilir. Negatif yaşanan olaylarda olduğu gibi, pozitif durumlarda da aynı etkiyi oluşturmanız, unutulmaz olmanızı sağlayacaktır.

6) Geri bildirim isteyin ve ona göre hareket edin

Müşteriniz ile ilişkinizin hangi sebep ile kötüleştiğini anlamadan, müşterinizi elde tutma oranını iyileştiremezsiniz. Öncelikle sorunları belirlemelisiniz. Sorasında belirlediğiniz sorunları ele alarak müşteri kaybını önlemek ve azaltmak için çalışabilirsiniz. Bu bağlamda geri bildirim sağlamak amacıyla müşterileriniz için anketler oluşturmak işinize yarayacaktır.

Geri bildirimlerle sorunları olabildiğince erken teşhis edip, ele almak ve müşterilerinizin sizi bırakmasını önlemenize yardımcı olacaktır.

7) Tutarlı olmak müşteri deneyimi kalitesini arttırır

Tutarlılık müşteriler için önemlidir. Yapmış olduğunuz çalışmaların süreci ve planlama aşamaları daha öncesinde belirlendiği gibi ilerliyorsa müşteriniz ile aranızdaki güven kat sayısı artacaktır. Eğer çalışma sürecinizde tutarlılık yoksa müşteriniz sürprizlerle karşılaşacaktır ve iş hayatında bu denli sürprizler pek hoş karşılanmaz.

Yapmış ya da yapacak olduğunuz organizasyonlar için süreçler oluşturun. Web varlıklarınızı ve sosyal medya kanallarınızı tutarlı hale getirin, diğer kanallarda tutarlı olduğunuzu gören şirketler ihtiyaç duyduklarında sizin kanallarınızı kullanacaklardır. Bir müşteri ile ne kadar fazla kanal ile bağlantı sağlarsanız ilişkileriniz o kadar sıkı olur.

Gelecekte yapılacak işleriniz için kilometre taşlarını gösteren bir zaman çizelgesi oluşturun. Böylece ortak sorumluluklara sahip olursunuz. Oluşturacağınız faaliyetlerin her biri için bir sürece sahip olmak sizi daha verimli hale getirecektir.

8) İletişiminiz ve yaşadığınız sorunların kaydını tutun

İnsanlar yaşadığı deneyimlerden öğrendikleri ile yeni deneyimler oluşturur ve geliştirirler. Müşterileriniz ile daha önce yapmış olduğunuz görüşmelerdeki detayları önemseyin ve bu verileri kendi CRM (müşteri ilişkileri yönetimi) sisteminizde kayıt altında tutun.

Oluşturduğunuz notlar, gelecekte yaşayacağınız negatif ya da pozitif durumlarda nasıl hareket edeceğiniz hakkında size rehber olur. Bu sayede iş sürecini hızlandıracak ve iş ilişkilerinizi geliştirebilecek bir rehberi de oluşturmuş olursunuz.

9) Sadakatin karşılıklı artan bir sürece sahip olduğunu unutmayın

Sadakati arttırmak için sosyal etkileşimler oluşturabilirsiniz. Mesela; müşterilerinizle ilişkilerinizi geliştirmek için sürprizler yapmak aranızdaki bağı güçlendirecektir. Herkes sürprizleri sever. Hiç beklenmedik zamanlarda göndermiş olduğunuz bir organizasyon bileti ya da yeni bir ürün özelliğine erken erişim hakkı vermeniz müşterinizi mutlu edecektir.

İşinizin segmenti ne olursa olsun, müşteri sadakati önemlidir. Küçücük bir şeyin etkisi bile çok uzun sürebilir. Siz müşterilerinizi unutmazsanız, onlarda sizi unutmazlar. Müşterilerinizi önemsediğinizi gösterin, İletişimde kalın, onlara alternatifler sunun ve kendinizi hatırlatmaktan vazgeçmeyin.

‘’Unutmayın! Müşteri sadakatini kazanmak kullanabileceğiniz en iyi pazarlama aracıdır.’’

Kaynak: https://blog.hubspot.com/customer-success/customer-retention-and-loyalty

The post Müşteri Sadakatini Sağlamak İçin 9 Tavsiye appeared first on Social Business Türkiye.


Liderlerin Kendine Sorması Gereken 10 Soru

$
0
0

Hayatı sora sora öğreniyoruz. Yaşadıkça keşfediyoruz ve zaman içerisinde ilgi duyduğumuz alanlarda sahip olduğumuz deneyimlerle bir unvan kazanıyoruz. Sonrasında ise kimi lider oluyor, kimi yönetici ya da kimi çalışan olarak hayatına devam ediyor.

İş hayatında lider, bir grup insana öncülük eden, hedeflere yönlendiren, dağınık güç ve bilgiyi bir araya toplayan kişi anlamına gelir. Lider olabilmek için en önemli faktörün sadece yeterli tecrübeye sahip olabilmekle çözülemeyeceğini lider olan herkes bilir. Liderlik için her zaman daha fazlasına ihtiyacınız vardır.

Bir lider gibi görünmek, liderlik varlığınızı güçlendirmek, beden dilini iyi kullanabilmek, duygusal durumunuzu kontrol haline alabilmek ve daha fazlası iyi bir liderin sahip olması gereken özelliklerden sadece bir kaçıdır; çünkü lider olmak her gün yeni sorumluluklar oluşturur ve lider olduğunuz alana göre bu sorumluluklarınız değişebilir. Kimilerine göre lider olabilmek, kişinin ruhunda olması gerektiği söylense de, günümüzde birçok takım yöneticisi, üst düzey yöneticiler ve CEO’lar liderlik koçluğuna ihtiyaç duyuyor. Bu sayede liderlik özelliklerini geliştirerek, ekibi ile olan etkileşimi arttırıyor ve iş gücünü verimli hale getiriyor.

Yazımızın başında hayatı sorarak öğrendiğimizden bahsetmiştik. Bazen sorularımızın cevapları kendimizde bulunur; ancak bu cevaplara ulaşabilmemiz için kendimize doğru soruları sormamız gerekmektedir.

Liderlik özelliklerinizi geliştirmeniz için, göz önünde bulundurmanız gereken 10 soruyu sizler için sorup cevapladık. Sizde kendinize bu soruları sorarak, kendi cevaplarınızla bizim verdiğimiz cevapları karşılaştırıp liderlik özelliklerinize yön verebilirsiniz.

1) İletişim kurarken yeteri kadar açık ve net misiniz?

Açık ve net bir iletişim her zaman kolay olmayabilir. Çalışanlarınız ile daha önce yaşamış olduğunuz olumsuz ikili ilişkiler iletişiminizi karışık bir hale sokabilir; ancak talep etmiş olduğunuz isteklerinizi karşı tarafa ne kadar net ve belirgin bir şekilde aktarırsanız aksiyonlarınızı o kadar hızlı alırsınız.

Lider olarak iletişiminizde yeteri kadar açık ve net olabilmeniz için aklınızdan geçenleri planlarken mantığınızı kullanın, kalbiniz ile tartın ve aktarımı için söyleme dönüştürün. Bu üçlünün (mantık-kalp-dil) uyumunu sağladığınız takdir de aktarımınız net ve açık olacaktır. Bu sayede çalışanlarınızla olan etkileşimin gücü artacak, anlaşma süreniz azalacaktır.

2) Özgün bir iletişimci misiniz?

Günümüzde insanların dikkat süreleri o kadar çok kısaldı ki, anlatımınızın etki oluşturabilmesi için ilgi çekici ve kısa ifadeler kullanmanız gerekiyor. Kullandığınız kelimeler kadar bu kelimeleri hangi vurgularla aktardığınızda büyük rol oynuyor ve bu durumu genel davranışlarınız destekliyor.

Kullandığınız kelimelerin seçimi ve vurgularınız, konuşma özgünlüğünüzü ortaya çıkarır. Liderlerin en büyük özelliklerinden bir tanesi de kendine özgün yapılarıdır. Çalışanlarınızın ya da yöneticilerinizin size bağlılık duymasının en büyük sebeplerinden biri özgün olmanızdır.

3) Kelimelerin gücünü yeteri kadar kullanıyor musunuz?

Bazen çok küçük kelimeler anlatımınızda büyük etkiler oluşturabilir. Kelimelerin gücüne inanan liderler, kelime seçimlerini güven duygusu veren kelimelerle desteklerler. Mesela; ‘’yapamam’’ demek yerine ‘’yapmayacağım’’ demeyi tercih ederler. Çünkü yapamamak ve yapmak istememenin arasındaki farkı iyi bilirler. Biri yetersizlik, diğeri ise tercih belirtir. Hiçbir lider yetersiz olarak algılanmak istemez.

Kelimelerin yetersiz kaldığı bazı anlar olabilir ya da bir konuşmanızda düşünmeniz gereken boşluklara ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu nefes aralıklarını ‘’ah’’ ve ‘’neydi o’’ gibi ifadeleri kullanmanız hazırlıksız ve belirsiz görünmenizi sağlar; ancak bu süreçlerde kısa aralar vererek cümlelerinize devam etmeniz konuya olan bağlılığınızı gösterir ve söylediğiniz kelimelerin değerini arttırır.

4) Hikayeler anlatıyor musunuz?

İyi hikayeler, bazı gerçeklerden daha etkilidir. Hikaye anlatmak ve aktarmak istediğiniz mesajın zihinde daha iyi canlanmasını sağlar. Tabi ki bu durum gerçekleri reddettiğimiz anlamına gelmiyor; çünkü gerçekler tarafsızdır. İnsanlar kararlarını gerçeklere dayalı alırlar. Bildikleri gerçekleri de hikayelerle daha kolay anlaşılır hale getirirler.

Güçlü liderin bir çoğu aynı zamanda iyi hikaye anlatıcılardır ve iki gruba ayrılırlar. Bazı liderler anlatımlarında bilimsel analiz yolu ile etkileşime geçer. Bu durum ‘’itme’’ stratejisi olarak bilinir. İtme stratejisinde konuşmacı, karşısındakini veriler ve oranlarla etkileyerek rasyonel bir konuşma gerçekleştirir.
Bazı liderler ise anlatımlarında hikayesel bir anlatım tercih ederler. Bu durum da ‘’çekme’’ stratejisi olarak bilinir. Çekme stratejisinde konuşmacı, bildiği gerçekleri hikaye yolu ile anlatır. Anlatan kadar dinleyicide konuya dahil olabilir ve hikayecinin yarattığı zihinsel sahnede daha fazla rol alır.

Hikayeler, insanların açık fikirli yorumlar yapmasını sağlar. Etkileşimi arttırır ve daha dinamik ilişkilerin kurulmasını sağlar. Çalışanlarınız ya da ekibinizle etkileşiminizi kuvvetlendirmek için doğru zamanlarda hikayelere başvurun. Etkin bir lider olarak ekibinizin ve kendinizin verimini arttırın.

5) Duruşunuz ve vücut diliniz sizi temsil ediyor mu?

Liderlerin kendini sesli ifade etmelerinin oluşturduğu etki kadar nasıl bir duruşa ve vücut diline sahip oldukları da önemlidir çünkü; vücudunuz şekli karakterinizi betimler. Otururken ya da ayaktayken dik durmanız gücü temsil eder. Omuzlarınızın açık göğsünüzün önde ve başınızın karşıya bakıyor olması kendinize güveni sembolize eder. Ekibiniz ya da çalışanlarınız ile diyaloglarınızı kurarken beden dilinizi ve duruşunuzu güçlü kullanıyor olmanız dikkatleri ve ilgiyi üzerinize çekilmesini sağlayacaktır.

6) Kıyafetiniz bir lider için uygun mu?

Herkes kendine ait bir tarz, hayat algısı ve bakış açısına sahip. Lider olarak kendi karakterinizi yansıttığını düşündüğünüz kıyafetleri giymeniz yeterli olacaktır. Kıyafetin önemi; kişinin kendine vermiş olduğu önem ve düzeni, çalışanlarına ve işine de veriyor olarak algılanır. Ayrıca ne zaman ve nerede kiminle karşılaşacağınızı bilemezsiniz. Her zaman hazırlıklı olmanız açısından uygun olduğunu düşündüğünüz kıyafetlerinizle olmanız, rahat hissetmenizi sağlayacaktır.

7) İçeriğinizi farklı kitleler için uyarlıyor musunuz?

Bir lider her kitle ile iletişime geçmek zorunda değildir; ancak her kitle ile iletişim kuruyor olmanız, iletişim konusunda uzmanlaşmanızı sağlar. İnsanlarla iyi iletişim kurabilme yeteneğinizi kullandıkça, ikna kabiliyetinizin de zaman içerisinde geliştiğini göreceksiniz.

8) Baskı altında kontrolü kaybediyor musunuz?

Baskı altında dahi olsa kendinden emin bir iyimserlik, liderliğin en etkileyici göstergelerinden biridir. Aynı soğuk algınlık gibi duygularda bulaşıcıdır. Eğer sizin motivasyon ve gücünüz azalırsa, bilin ki ekibinizde aynı durumu sizinle yaşıyor.

Hayatın ne zaman ne getireceğini asla bilemiyoruz. Her an canınızı sıkacak bir durumla karşılaşabilirsiniz. Zor günler yaşadığınız vakit derin bir nefes alıp, gözlerinizi kapayın ve rahatlamak için kendinize biraz zaman tanıyın. Sonrasında ise kendinize  ‘’Durumu nasıl ele alabilirim ve olumlu sonuçlar elde etmek için kullanabilirim?’’ diye sorun.

Er ya da geç harekete geçip düzelteceğiniz bir durum için bekleyerek kendinizi yormaktansa, yaşadığınız durumu iyi analiz ederek yolunuza devam etmenin farkına varacaksınız. Unutmayın! Siz güçlü oldukça ekibiniz size olan desteğini eksik etmeyecektir.

9) İlham verici misiniz?

Çalışma alanınız ne olursa olsun ilham geldiğinde oluşturduğunuz çalışmanın karşısına geçip tekrar gözden geçirdiğinizde gurur duyarsınız. Bir lider olarak çalışanlarınıza ilham verebilmek, çalışanlarınıza ya da ekibinize yeni bir bakış açısı sunmak, yol göstermek, başarı örnekleri vermek ve motive edici cümleler kurarak sağlanır.

Pozitif olmayı bırakmayarak ve çalışmalarınıza inanarak çalışanlarınıza en büyük ilhamı vereceksiniz. Çalışanlarınıza ya da ekibinize onların tarafında olduğunuzu hissettirin.

10) Kendiniz için yeteri kadar zaman ayırıyor musunuz?

Sorumluluklarınız büyük. Ekibinizdeki birçok çalışan sizden gelecek kararları duymak için gözlerinizin içine bakıyor. Tüm gün firmanız ve çalışanlarınız için planlama yaparken bir yandan kendi çalışmalarınızı ilerletiyor ve yeteri kadar zamanınız kalırsa gelecek planlamalarınızı yapıyorsunuz.

Kendinize zaman ayırmak, ilgi alanını değiştirmeniz ve farklı alanlara odaklanmanız yapmış olduğunuz işe geri döndüğünüzde daha verimli çalışabilmenizi sağlar. Ayrıca kendinize ayırdığınız zamanları da işiniz için verimli bir hale getirebilirsiniz. Örneğin, blog yazabilirsiniz. Blog yazıyor olmanız iş dünyasında zaman ayıramadığınız kişilere düşüncelerinizi direk olarak aktarmanızı sağlar. İş dünyasında sosyal olarak tanımlanırsınız. Katıldığınız toplantılar ya da konferanslar için videolar oluşturup paylaşın. Bu sayede nerede olup ne yaptığınızı bilen müşterilerinizin güvenini kazanırsınız.

Son olarak ne yaparsanız yapın; ancak insan olduğunuz için dinlenmeye ihtiyacınız olduğunu unutmayın. Sevdiğiniz şeylere ve insanlara zaman ayırmayı unutmayın.

Kaynak: https://insights.newscred.com/power-up-your-leadership-presence/

The post Liderlerin Kendine Sorması Gereken 10 Soru appeared first on Social Business Türkiye.

İş gücünüzü arttırmak için uygulayacağınız 6 egzersiz

$
0
0

Bundan 13 yıl önce içerik pazarlama adına hiç bir çalışma yokken, günümüzde içerik pazarlama her şirketin olmazsa olmazı olarak karşımıza çıkıyor.

Yarın pazarlama açısından neyin etki oluşturacağını bilmek kimileri için imkansızken, kimileri için oldukça hesaplanabilir ve ön görülür bir durum olarak kabul ediliyor.  Gelecekte vaad edecek iş alanlarını öngörebilmek veya dönemsel çalışmaları başarı içinde yönetebilmek ise iş adaptasyonu ile sağlanıyor.

Ancak;  Zaman hızla ilerlerken, çalışma adaptasyonunu tam olarak sağlayamadığınız vakitlerde, tercih edilmeme riski de artıyor; çünkü artık müşterileriniz de gelişmeleri takip ediyor ve yeri geldiğinde, sizi sert geri dönüşlerle eleştiriyorlar. Bu sebeple işinizi yaparken, bulunduğunuz döneme adepte olmalı ve gelecek sistemlere öncesinden dahil olmanın yollarını aramalısınız; çünkü ne kadar erken kalkarsanız, o kadar çok yol alırsınız.

Kısaca, günümüzde iş yaptığınız sektör ne olursa olsun, müşteriniz tarafından eleştirilme, karşı çıkılma ya da işin iptal edilmesinin talebi gibi durumlarla karşı karşıya gelebilmeniz çok olağan. İşinizde benzeri durumları azaltmanız, bu durumlarla karşılaşsanız dahi; kısa sürede alternatif çözümler oluşturabilmeniz ve daha fazlası için iş gücünüzü arttırmanızı sağlayacak 6 egzersizi sizlerle paylaşıyoruz.

1) Her gün 1 adet farklı iş alanlarında olan düşünce liderlerinin bir blog yazısını okuyun
Günümüzde hemen hemen her veriye çevrimiçi ulaşabilmek mümkün. Eğer herhangi bir konu ile ilgili yeni becerilere sahip olmak istiyorsanız, başlamak için en hızlı yol, sektör liderlerinin içeriklerine ulaşıp, yazılarını okumak olacaktır. Eğer bu durumu alışkanlık haline getirirseniz, uzun vadede uzmanlaşabileceğiniz alanları dahi oluşturabilirsiniz.

Sonuçta, kendinizi farklı alanlarda ne kadar çok geliştirirseniz, çalıştığınız alana farklı bir açıdan bakma imkanı yaratırsınız. Bu sayede belki daha öncesine kadar hiç görmediğiniz ve dibinizde olan gerçekleri görüp, yeni çağın etkileşim mekanizmasının oluşum öncüsü olabilirsiniz.

2) Sahip olduğunuz disiplinlerin dışında kitaplar okuyun

Elon Musk’un dünyadaki en adaptif yöneticilerden biri olmasının en büyük sebebi de fanatik bir okuyucu olmasıdır. Gençlik yıllarında Musk, bilim kurgu, felsefe, din, programlama, fen, mühendislik ve girişimcilik gibi çeşitli disiplinlerde günde iki kitap okuyordu. Yaşı ilerlediğinde ise okuma türleri, fizik, ürün tasarımı, iş dünyası, teknoloji ve enerji alanlarında oldu.

Farklı alanlarda sahip olduğu bilgileri birbiri ile entegre ederek, 5 farklı sektörde devam eden iş hayatında başarılı olmasını sağlıyor. Musk’ın Sahip olduğu bilgi ve araştırmalar, en iyi adaptasyon mekanizmasını oluşmasına yardımcı oluyor.

İş alanınız için en iyi adaptasyonu sağlamak için günde iki kitap bitirmenize gerek yok; ancak yeni şeyler okuyor ve öğreniyor olmanız vizyonunuzu genişletir. Bu sayede olaylara bakış açınızı derinleştirirsiniz. İş hayatınıza daha fazla bakış açısı getirmek için bir an önce kendinize bir okuma programı yapmalısınız. Mesela, haftada bir kitap okumak için günde okumaya 45 dakika ayırmanız yeterli olacaktır.

Okumak, yeni kavramları ve fikirleri kavramanın en iyi yollarından biridir. Yeni kavramlar ve yeni fikirler, doğru noktalara ulaşmanızı sağlayarak sizi başarıya ulaştıracaktır.

3) Takım arkadaşlarınızla zaman geçirin

Kendinizi yeni bir disipline sokmanın en iyi yollarından biri de iş arkadaşlarınızla zaman geçirmenizdir. Çalıştıkları iş kollarında hangi becerileri kullandıklarını ve iş üretimi için nasıl bir yol izlediklerini görmek, kendi tarafınızda bu çalışma alanı için nasıl bir planlama yapmanız gerektiğini analiz etmenizi sağlar. Ayrıca yönetici olarak yapılan çalışmanın sürecini biliyor olmanız, daha verimli planlamalar oluşturmanızı sağlayacaktır.

Takımınızı ve ekibinizi daha iyi algılayıp, sosyal iş hayatınızı geliştirip etkili iletişim kurabilmeniz için haftada birkaç saatinizi ya da daha fazlasını iş arkadaşlarınızla geçirin. İlgi duyduğunuz veya merak ettiğiniz alanlarda aktif olmanız konu ile ilgili pratik yapmanıza ve zamanla becerilerinizi geliştirmenize imkan sağlar.

4) Sınıflara katılın

Öğrenmenin yaşı asla yoktur. Hangi konumda ya da yaşta olursanız olun ilgi duyduğunuz alanlarda eğitim almaktan asla kaçınmayın.

Bilgiye yalnız ulaşmak ile bilgiyi paylaşmak arasında fark vardır. Sınıflar bilginin paylaşıldığı sosyal platformlardır. Sınıflarda içerik üzerine tartışabilir, yeni yorumlar getirebilir ve içeriği geliştirme önerileri sunabilirsiniz. Öğrenilen bilgilin kalıcılığını ve etkisini sınıflar da daha iyi hissedersiniz.

Sonuç olarak sınıflarda aldığınız dersleri, gerçek hayatta uygulayarak, iş hayatınızdaki etkisini gözlemleyebilirsiniz. Unutmayın! Bir şeyi uygulamak, her zaman nasıl yapılacağını düşünmekten çok daha iyi bir öğretmendir. Sınıflara katılıyor olmamızın asıl amacı da zaten buna bağlıdır.

5) Meditasyon yapın

Yoğun günlerde kendinizle bile baş başa kalamadan uyuduğunuzu biliyoruz. İş hayatının temposu ve teknolojik cihazlara bağlılık sizi bir şekilde kendinizden uzaklaştırabiliyor. Meditasyon yapmak, kendinizi tanımlamanız için iyi bir fırsattır.

Bir çok farklı meditasyon tekniği olsa da, bunlar içinde en klasik olanını yapmanız dahi zihninizi boşaltmanızı ve kendinizle tekrar tanışabilmeniz için imkan sağlayacaktır.

-Gözlerinizi kapatın, derin bir nefes alın ve rahatlayın.

Belki bu sayede ilgi alanlarınızı tekrar tanımlayacak ve yeni isteklerinizin yönlerini belirleyeceksiniz. Meditasyon ile kendinize güçlü bir inanış sağlayak yeni bir bakış açısı oluşturabilirsiniz. Meditasyon, aynı zamanda yeni beceriler öğrenmek için kendinizi hazırlamanızı da sağlar.

Sürekli olarak meditasyon yaparak, sahip olduğunuz negatif yükü üzerinizden atabilir, yeni deneyimlere başlamanın oluşturduğu korkuyu üzerinizden atabilir ve özgüveninizi arttırabilirsiniz.

Meditasyon yapmak kendinizle karşılaşmanızı sağladığı için sorunları daha iyi analiz etmenizi ve çözümlerinize daha iyi cevaplar bulmanızı sağlar. Mental anlamda iyileşme sağlarken, fiziksel anlamda iyileşmenin dahi etkisini arttırabilir.

Dr. Frederic Saldmann’ın da dediği gibi ‘’En iyi ilaç sensin’’.

6) İmkanınız oldukça seyahat edin

Seyahat etmenin tek kazancı sadece eğlence ve heyecan değildir. Seyahat ettikçe dünyaya ve genel algıya daha iyi adapte olursunuz; çünkü yeni yerlere gittikçe yeni insanlarla tanışırsınız. Yeni insanlar, yeni kültür ve yeni algı anlamına gelir. Yeni kültürlerle gelen yeni deneyimler ise sizin daha açık düşünceli bir insan haline gelmenizi sağlar.

Biyolojik açıdan seyahat etmek ise beyninizin değişime verdiği tepkiyi arttırır. Seyahat ettiğinizde, yeni ve karmaşık bir yerde gezinmenin oluşturduğu etki, beyninizdeki dentritleri harekete geçirir. Harekete geçen dentritler sayesinde beyniniz, kapasitesini genişletir, yeni ve zorluk oluşturacak durumlara karşı dikkat bütünlüğünüzün oluşmasını sağlar.

Özetle, seyahat, yeni beceriler öğrenme arzunuzu ve yeteneğinizi güçlendirir.

Kaynak: https://blog.hubspot.com/marketing/how-to-be-more-adaptable

The post İş gücünüzü arttırmak için uygulayacağınız 6 egzersiz appeared first on Social Business Türkiye.

Geleceğin Müşteri Hizmetleri Teknolojileri

$
0
0

Herhangi bir ürünü ya da servisi almadan önce, alım esnasında ya da aldıktan sonraki sorularınız için müşteri hizmetleri ile bağlantıya geçersiniz. İletişim kanallarındaki teknolojik gelişmeler sayesinde müşteri hizmetlerine ulaşabilmek günümüzde oldukça kolaydır.

Müşteri hizmetleri sadece müşterilere ürün veya servis hakkında bilgi ve çözüm desteği sağlamaz. Aynı zamanda firmalar için de verimli bir müşteri analizi oluşturur. Müşteri hizmetlerinden alınan analiz raporları, firmaların yatırım yapacakları alanların belirlemelerine yardımcı olur.

Söz konusu firma katkısı ve müşteri memnuniyeti olunca birçok firma müşteri hizmetlerini nasıl daha verimli kullanabileceğini araştırıyor. Bu sebeple müşteri hizmetleri teknolojileri her geçen gün ilerleyerek geliştiriliyor.

Özellikle son dönemde gelişen chatbotlar ve yapay zekanın müşteri hizmetleri alanında kullanılması üzerine bir çok müşteri hizmetleri çalışanı aynı soruyu soruyor: Yapay zeka ve chatbotlar bizim işimizi elimizden mi alacak?

Bu soruya ‘’Hayır’’ olarak cevap verebiliriz; çünkü gelen her yeni teknoloji, müşteri hizmetleri çalışanlarının işini daha profesyonel yapmasını sağlamak amaçlı geliştiriliyor. Evet belki çalışma alışkanlıklarınız zaman içerisinde değişebilir. Yeni görevler için kendinizi geliştirmek durumunda kalabilirsiniz; ancak bu durum sadece müşteri hizmetleri sektörü için değil, teknolojinin etki oluşturduğu her sektör için geçerlidir.

Sizler için hazırladığımız bu yazımızda, gelecek 10 yıl içerisinde gelişim gösterecek ve başarı sağlayacak 5 müşteri hizmetleri teknolojisinden bahsediyoruz.

1) Görüntülü konuşma devri daha üst seviyelere ulaşacak

Firmalar açısından güvenilir bir imaja sahip olmak oldukça önemlidir. Günümüz Türkiye’sinde müşteri hizmetleri teknolojisi denildiğinde akla ilk olarak çağrı merkezleri geliyor. Birçok çağrı merkezi çalışanı, yeterli bilgiye sahip olmadan çalışıyor ve bazen ihtiyaçlarınıza dahi cevap alamadan görüşmenizi sonlandırmak zorunda kalıyorsunuz. Yaşadığınız deneyimler sebebi ile bir daha ki çağrı merkezi iletişimini iki kere düşünerek arıyor ya da farklı bir iletişim kuruyorsunuz.

Gelecekte müşteri hizmetlerine ait çağrı merkezlerinin görüntülü iletişime geçeceği düşünülüyor; bu sayede karşılıklı görüşme gerçekleştirme imkanı sağlayacaksınız. Bu sayede karşılıklı etkileşim müşteri ve firma açısından daha fazla güven oluşturacak. Ayrıca göz teması kurulduğunda kişinin kendini daha açık ifade edebildiğini biliyoruz. Bu sayede de karşılıklı anlaşmazlıkların azalacağı düşünülüyor.

Görüntülü müşteri hizmetleri servisi, müşteriler açısından güven oluştururken aynı zamanda pazarlamacılar için de uygulanabilir ve geliştirilebilir bir araçtır. Yurtdışında bulunan birçok firma müşteri hizmetli servislerinde görüntülü konuşma hizmeti sağlıyor. Daha güvenilir ve sağlıklı bir müşteri hizmeti servisi için, telefonların arkasından ekranlara yaklaşmanın vakti giderek yaklaşıyor.

2) Gerçek zamanlı mesajlaşma e-postayı oldukça geride bırakacak

Müşteri hizmetleri müşteri ihtiyaçlarını en kısa sürede karşılamak için vardır. Müşteriler de ihtiyaçlarını en kısa sürede karşılamak için müşteri hizmetlerine başvururlar. O zaman çözüm basit. Gerçek zamanlı mesajlaşma ile müşteri de mutlu, müşteri hizmetleri de görevini yerine getiriyor.

Gelişen teknoloji ile zamanın değeri artık daha iyi biliniyor. Bu sebeple müşteri hizmetleri, sağlayacağı servisi ne kadar hızlı bir şekilde gerçekleştirirse müşteriler tarafından daha çok tercih edilme şansı yakalayacaktır. Müşterilerinizle daha hızlı iletişime geçerek hem kendi verilerinizi geliştirip firmanıza katkı değer sağlayacaksınız hem de daha mutlu bir müşteri portföyüne sahip olacaksınız. Gerçek zamanlı mesajlaşma araçlarına daha fazla yatırım yapmanın vakti git gide yaklaşıyor.

3) Chatbotlar ve Yapay zeka müşteri hizmetlerinin olmazsa olmazları

Günümüzde kullanılan botların çoğu yapay zeka altyapısı ile desteklenmiyor. Botların çoğu müşterilerden gelen soruları, sistemlerinde bulundurdukları kelimelerle eşleştirip otomatik cevap veriyorlar. Bazı müşterilerin sorunlarına cevap oluşturabilirken, bazı müşterilere yardımcı olamıyorlar. Yardımcı olamadıkları durumlarda ise müşterileri çağrı merkezlerine yönlendiriyorlar.

Günün her saatinde müşteri temsilcileriniz aktif olmayabilir; ancak botlar her zaman sizin için çalışabilir. Kısaca her saat çözüm sağlamak için müşteri hizmetleri destekçileridir.

Gelecek 10 yıl içerisinde botlar yapay zeka teknolojileri ile desteklenerek sesli ve yazılı olarak müşterilerinizin sorularına çözümsel cevapları oluşturur hale gelecektir.

Günümüzde kullanılan IBM Watson’ı incelediğimizde müşteri hizmetleri botlarının yapay zeka ile çok farklı bir noktaya geleceğini tahmin etmek pek de zor değil.

4) Blockchain ile e-ticaret müşteri hizmetleri yapısı değişecek

Kripto para piyasasının radikal bir değişim getireceğini düşünmüyoruz; çünkü ödeme yaparken Türk lirası yerine alternatif bir kripto para birimiyle ödeme yapmak çok büyük bir fark oluşturmayacaktır, fakat blockchain teknolojisi, kullanıcılara uyumlu akıllı sözleşmelerle, müşteri ile firma bağlantısını otomatik olarak sağlayabiliyor.

Akıllı sözleşmeler, insan gücüne gerek duymadan yapay zeka desteği ile hazırlanıyor. Sözleşme şartları, ödemelerin yürürlüğe koyulması ve yürütme işlemleri gibi süreçler blockchain yapısı ile denetlenip müşteri hizmetlerine gelecekte büyük katkı sağlayacağı birçok uzman tarafından öngörülmektedir.

Bu sayede müşteri hizmetleri, ödeme ve sözleşme için ayırdığı zamanı azaltarak, diğer konularla ilgilenerek yapısını farklı alanlarda daha da geliştirme fırsatı yakalayacaktır.

 

Müşteri hizmetleri için en önemli servislerden biri de müşteriler tarafından sıkça sorulan soruların ve cevapların yer aldığı bir bilgi tabanına sahip olmalarıdır. Bu sayede müşterileriniz, müşteri hizmetleri ile konuşmak zorunda kalmadan aradıkları cevaplara hızlı bir şekilde ulaşabileceklerdir.

Firmanıza ait web adresinde bulunan sıkça sorulan sorular alanını bir arama motoru fonksiyonunda çalıştığını düşünün. Müşterileriniz aradığı soruların cevaplarına bu bölüm sayesinde ulaşacaklar. Daha etkili bir müşteri hizmeti için şimdiden hazırlıklara başlayıp, müşterilerinizin sorularına cevaplar oluşturmak gelecekte firmanıza büyük fayda sağlayacaktır.

Kaynak: https://blog.hubspot.com/service/customer-service-technology

The post Geleceğin Müşteri Hizmetleri Teknolojileri appeared first on Social Business Türkiye.

Başarılı İnsanların 50 Alışkanlığı

$
0
0

Hepimiz başarılı olalım istiyoruz. Başarılı olup, iş arkadaşlarımız, ailemiz ve çevremiz tarafından tebrik edilmek hepimizin bitmek bilmeyen isteği. İş hayatı, eğitim, ilişki ve daha binlerce alanda başarıya ulaşmak bizim için bazen ölüm kalım meselesi haline geliyor. Bazen bu mücadele sırasında en önemli soruyu kendimize sormayı unutuyoruz. ‘’Benim için başarı nedir?’’.

Söz konusu başarı olunca, başarıya ulaşma sürecinde neye anlam yüklediğimizi ya da hayatımızda bizim için neyin önemli olduğunu unutarak sadece başarıya odaklanıyoruz. Başarıyı görüyoruz ve geride kalan hiçbir şeyin önemi kalmıyor.

Aslında önemli olan kendi kişiliğimizi bulduğumuz ve bizim değerlerimiz için önemli olduğunu düşündüğünüz alanda başarıya ulaşmaktır. Aksi taktirde sahip olacağımız şey başarı değil, illüzyon olacaktır.

Gerçekten başarıya ulaşmak için öncelikle başarının bizim için ne anlama geldiğini iyi belirlememiz gerekiyor. Sonrasında başarı zaten geliyor; ancak bazı alışkanlıklarımızı geliştirerek başarıya daha hızlı ulaşabildiğimizi biliyoruz. Bu sebeple başarılı insanların sahip olduğu 50 alışkanlığı sizler için derledik.

1) Başarılı insanlar sabit kalıpları kabul edip, çalışmalarını bu yapılara göre yönlendirmezler. Yeni kalıplar oluşturmak için çalışır ve başkalarının görmediği şeyleri arar ve bulurlar.

2) Başkalarının problem saydığı durumları çıkarılacak bir ders olarak kabul ederler.

3) Çözüm odaklı düşünürler.

4) Başarının onları bulacağına inanmazlar. Bilinçli ve yöntemsel hareket ederek kendi başarılarını kendilerinin oluşturacağı bilincinde yaşarlar.

5) Herkes gibi onlarında korkuları vardır; ancak korkuları geri adım atmalarına engel olmaz. Korkuyla kendilerine limit koymazlar.

6) Çalışmalarındaki çözümlemelere doğru soruları sorarak ulaşırlar. Doğru sorularla amaç ve sonuç ilişkisi oluştururlar.

7) Şikayetçi olmanın zaman kaybından başka hiç bir şey olmadığını bilirler.

8) Başarısızlıklarla başkalarını suçlamazlar. Eylemlerin ve sonuçların etkilerinin kendileri tarafından gerçekleştiğinin bilincindedirler. Yaptıkları işlerde tam sorumluluk alırlar.

9) Çoğunluktan daha yetenekli olmalarına rağmen asla bununla yetinmezler. Kendi potansiyellerini arttırmak için daha fazla çalışırlar; çünkü gelişim sürecinin başarı sürecini kısalttığını bilirler.

10) Önceliklerini tereddüt etmeden belirlerler. Düşünmek her insan gibi onlarda düşünür; ancak başarılı insanları başarılı kılan en önemli özellikler biri de düşünürken aynı zamanda uygulayabiliyor olmalarıdır. Asla oturup olayların kendi kendine çözülmesini beklemezler.

11) Kendileri gibi düşünen insanlarla iş ortaklığı yapmaktan kaçınmazlar. Bir takımın parçası olmanın öneminin farkındadırlar. Bu sebeple karşılıklı kazanmaya yönelik ilişkiler oluştururlar.

12) Mükemmeliyetçidirler, her şeyin harika olmasını isterler.

13) Yaşamları için istedikleri hakkında açık ve kesin bir yapıya sahiptirler.

14) Taklit etmek yerine yenilik yaparlar.

15) Yapacaklarını ertelemenin hayatlarını ertelemek olduğunun bilincindedirler. Zamanı iyi değerlendirirler. Zamanın her saniyesinin öneminin farkındadırlar. Doğru zamanı bekleyerek hayatlarını geçirmezler.

16) Hayat boyu öğrenirler. Bilgiyi yargılar, eleştirir ve araştırırlar. Doğruluğunu denemeden karar vermezler.

17) İyi olanı bulma yetenekleri vardır.

18) Hayatlarını duraklatıp sonra devam ettirmezler. Ne olursa olsun yapmaları gereken şeyleri yaparlar. Asla bahane üretmezler. Öncelikleri onlar için asla ertelenebilir değildir.

19) Sorunları ve zorlukları hızlı bir şekilde ele alırlar. Zorlukları ve sorunları kendilerini geliştirmek için kullanırlar.

20) Sadece hesaplayabildikleri riskleri almaktan çekinmezler. (Finansal, duygusal, profesyonel, psikolojik)

21) Kaderde ne yazılıysa ona boyun büküyorum düşüncesini kabul etmezler ya da şansın, hayatın büyük bir faktörü olduğuna inanmazlar. Aktif ve bilinçli olarak hedefleri için çalışırlar.

22) Birçok kişi reaktif olsa da, proaktiftirler. Yapmaları gerekmese dahi yönelim gerçekleştirirler. Öngörüleri gelişmiştir. Bu sayede fırsat kaçırma ihtimallerini minimize ederler.

23) Duygularını yönetebilme yetenekleri gelişmiştir. Herkes gibi her duyguya sahiptirler; ancak duygularının kölesi olmazlar

24) İnsanlarla iyi iletişim kurarlar. İletişim konusunda kendilerini geliştirmeye önem verirler.

25) Hayatları için her zaman bir planları vardır ve bu planı gerçekleştirmek için metodik olarak çalışırlar.

26) İstisnalarla kaideyi bozmayı severler. Tercihlerini az tercih edilen şeylerden yana kullanıp kendilerini o alanlarda geliştirirler.

27) Birçok insan boş zamanını keyif ve rahatlık duygusunu tadabileceği şeylerle uğraşarak geçirirken. Başarılı insanlar bu sürecin değerini bilirler ve bu süreci kendi gelişimleri için kullanırlar.

28) Başarılı insanlar kendi hayat değerlerini belirlerler ve bu değerler için ellerinden gelenin en iyisini yaparlar.

29) Maalesef başarının paraya eşit olduğu öğretilen bir toplumda yaşıyoruz; ancak başarılı insanlar başarının parayla ölçülmediğinin farkındadırlar. Paranın bir amaç değil, bir araç olduğunu bilirler.

30) Disiplin ve kendini yönetmenin önemini bilirler. Karakterleri güçlüdür. Dışarıdan gelen yorumlara açıklardır; ancak bu yorumları kendi düşüncelerine göre ölçeklendirip uygularlar.

31) Kendilerine güvenirler. Kendilerine güvenmelerinin ana kaynağı kendilerini iyi tanıyor olmalarıdır. Nasıl göründükleri, nerede yaşadıkları ve neleri bildikleri onlar için kişisel bir anlama sahiptir. Bu durumların özgüvenlerini yıkmasına izin vermezler.

32) Cömert ve kibarlardır. Başkalarının başarıları ile kendilerini mutlu hissederler.

33) Yeteneklilerdir; ancak kibirli değillerdir. Başkalarından yeni bir şey öğrenmek onlara mutluluk verir.

34) Uyum sağlama özellikleri gelişmiştir. İkili ilişkilerde karşıdaki insanın yapısına uygun bir ilişki yapısı oluştururlar.

35) Fiziksel olarak iyi durumda olmanın değerini bilirler ve kendilerini fiziksel olarak formda tutarlar. Bunu yaparken düşünceleri görünüşleri ile ilgili değildir. Sağlıklı olmak ve fiziksel rahatlık onlar için çok daha büyük önem taşır. Vücutları onların kim olduğunu belirlemez, kim oldukları düşünceleri ile ilgilidir.

36) Tembel olmak başarılı insanlar için kabul edilemez. Başarılı olmak için çok çalışmak gerektiğinin bilincindedirler.

37) Asla pes etmezler. Bazıları için havluyu atıp bırakmak onlar için sadece ısınma turlarıdır.

38) Tavsiyelere ve eleştirilmeye açıktırlar. Bu sayede ne kadar haklı olduklarını tekrar görebilirler ya da eleştirilmenin hataların düzeltilmesi için büyük bir fırsat olduğunu bilirler.

39) Kendilerine zarar verdiğini düşündükleri insanlarla zaman geçirmezler.

40) Kontrol edemeyecekleri şeylere zaman veya duygusal enerji harcamazlar.

41) Deneyerek yanılmaktan asla sıkılmazlar. Deneyimlere önem verirler. Bu sebeple kendi sorunlarını kendileri çözerler.

42) Kendilerine ait bir yerde kendi kuralları ile çalışmak onlar için önemlidir. Bu sayede kendilerini rahat hissederler.

43) Kendileri için her zaman daha yüksek standartlar belirlerler. Bu sayede her zaman hedeflerini tutturamasalar bile yaklaşırlar. Kısaca umutlarını asla yitirmezler.

44) Bir çok insan yaşını, patronlarını, zamanın yetersizliğini, zayıf genetiğini bahane ederek başarılı olamayacağından bahsederken. Başarılı insanlar hangi konumda olursa olsun hayalleri ile beslenirler. Bu sayede başarılı olmak için bir yol bulurlar.

45) Kendilerini kapama tuşları vardır. Nasıl dinleneceklerini ve hayatta sahip oldukları şeylerin tadını nasıl çıkaracaklarını iyi bilirler.

46) Kariyerleri onların kimliği değildir sadece işidir.

47) Eğlenceli olmasa dahi başladıkları şeyi kesinlikle bitirirler.

48) Çok yönlü bir yapıya sahiptirler. Bu sayede bulundukları durumu çok yönlü olarak değerlendirebilme yeteneğine sahiptirler.

49) Çoğunlukla hızlı ve en kolay yola ulaşmak için çalışırlar. Çünkü yaptıkları çoğu çalışmayı uzun vade için düşünürler.

50) Başarılı insanlar teorik değil pratik bir yapıya sahipler. Düşündüklerini uygulamak için sürekli yeni arayışlar içerisindedirler.

Yukarıda vermiş olduğumuz alışkanlıkları hayatınıza katmanın bu düzenlemeyi oluşturmaktan çok daha zor olduğunu biliyoruz. Bir insan için yeni alışkanlıklar edinmek kolaydır; ancak alışkanlıklarını değiştirerek yeni alışkanlıklar edinmek pek de kolay değildir. Başarıya giden yolda çekeceğimiz zorluklar illaki olacaktır. Önemli olan ne olursa olsun hedeflerimiz için elimizden geleni yapmaktır.
Beklentilerinizi gerçekleştirebilmeniz dileği ile… Başarı sizinle olsun!

BONUS:

Kaynak:  https://www.lifehack.org/articles/lifestyle/fifty-habits-of-highly-successful-people.html

The post Başarılı İnsanların 50 Alışkanlığı appeared first on Social Business Türkiye.

Şirket Kültürünü Sürekli Gelişir Hale Getirmenin 5 Yolu

$
0
0

Günümüz şirketlerinin çoğu misyon ve vizyonlarını belirtmek için slogan kullanır. Bu sloganlara bakarak bir şirketin kültürü hakkında fikir sahibi olabiliriz. Ancak slogana göre şirketin doğru ya da yanlış kültüre sahip olduğunun kararını vermek pek de doğru olmaz, çünkü ‘’doğru’’ şirket kültürü diye bir şey yoktur. Şirket kültürü ile ilgili tek doğru şirket kültürlerinin gelişimidir.

Bu durum tıpkı çocukken zaman geçirdiğiniz bir arkadaşınızla aranızdaki ilişkiye benzer. Bugün yapmaktan zevk aldığınız şeyler muhtemelen yedi yaşındayken yapmış olduğunuz aktivitelerden farklıdır; çünkü ikinizde yeni deneyimler yaşadınız, büyüdünüz ve olgunlaştınız.

Ruhlarınız halen çocukluğunuzdaki gibi olabilir; ancak şuan daha fazla tecrübeye sahipsiniz ve bakış açınız kesinlikle eskisi gibi değil. Geliştiniz ve değiştiniz. Şuanda daha fazla yetkinliğe sahipsiniz.
Şirketlerde tıpkı insanlar gibidir. Şirket kültürünü sabit tutmak ve gelişmesini engellemek pek de mantıklı bir düşünce değildir. Şirket kültürünü geliştirmek, şirket verimliliğini de arttıracaktır.

1. İş Hedeflerinizi Belirleyin
İş hayatında doğru hedefleri belirlemek her zaman kolay olmuyor. Bazı durumlarda beklentinizin çok altında geri dönüşler alarak hedeflerinize ulaşamıyorsunuz. Bu durumla hemen hemen her şirket karşılaşıyor.

İş hayatındaki olumsuzluklardan ders çıkarabilmek için karşılaşılan sorunun temeline inmek gerekiyor. Bu durumun sebebi çoğu zaman iletişim eksikliğinden kaynaklanıyor. Hedeflerinize daha hızlı sürede ulaşabilmek için çalışma kültürünüzün ilk basamağını etkin iletişim ile oluşturmalısınız.

Hedeflerinize giden yolda tanımlanması gereken görevler ve kişiler bellidir. Bu kişilerle oluşturduğunuz iletişim kanalları ve etkileşim şekli sayesinde ortak hedefler belirleyebilirsiniz. Bu sayede hem şirketiniz hem de çalışanlarınız hedeflerine daha kısa sürede varacaktır. Montaigne’in de dediği gibi ‘’Hedefi olmayan gemiye, hiçbir rüzgar yardım etmez’’.

2. Alt Kültürlerin Form Oluşturmasına ve Büyümesine İzin Verin
Şirket çalışanlarının gün boyunca sahip oldukları yoğunluğun farklı alanlarda olması sebebi ile hayata bakış açıları da farklı olacaktır. Bu durum her departmanın kendi geleneklerini oluşturmasını sağlar ve şirketiniz büyüdükçe, alt kültürlerin de oluşması gayet normal bir hal alır.

Liderler, her departmanın farklı bir alt kültüre sahip olduğunu kabul etmelidir. Bu sayede şirket içerisinde özgür bir yapı oluşacaktır. Çalıştığı ortamda kendini özgür hisseden bireyler daha yaratıcı veya verimli çalışmalar oluşturarak şirketin gelişimine daha fazla katkı sağlayacaktır.

3. Yöneticileri Yetkilendirin
Bir şirketin kültürü CEO ile birlikte yaşar; ancak CEO her zaman her yerde olamaz. Bu sebeple bir sonraki kıdemde olan kişilerin şirket kültürünü CEO yokken de devam ettirmeleri gerekmektedir. Yalnız, Şirket kültürünü devam ettirme görevi şirket için büyük önem ve risk taşır.

Eğer CEO ile yetkili liderlerin şirkete bakış açısı farklılık gösteriyorsa, CEO olmadığı vakitlerdeki şirket yöneticilerinin tutumların değişmesi, çalışanlar arasında tarafların oluşmasına sebep olacaktır. Bu durum da şirket içi kültür bozulmasına ve gelişimin engellemesine neden olur.

Aksi takdirde bütünlük sağlandığında ise şirket kültürü zamanla değişecek ve gelişecektir. Bu durumda şirket geleneklerini, değerlerini ve ritüellerini sürdürmek yöneticilere kalmış. Yöneticileri belirlemekse CEO’ya… Daha önce de belirttiğimiz gibi, şirket yöneticileri ve CEO’nun ortak hedeflere sahip olması bu riski ortadan kaldıracaktır.

4. Değerlerinizi Aktarın
Bir şirkette çalışan sayısı 40’ın altıda ise CEO’nun bireysel olarak çalışanlarının kişisel hayatlarında neler olduğunu bilmesi, değerlerini algılaması, hedeflerini bilmesi ve kendi amaçlarını iletmesi için bu bağlantıları kullanarak etkileşim oluşturması çok zor değildir. Bu sayede çalışanlar ile iletişimi güçlü tutarak şirket kültürünü tanımlaması ve değerlerini aktarması nispeten kolaydır.

Ancak, kuruluş büyüdükçe bu tür iletişimleri devam ettirebilmek daha da zor bir hal alacaktır. Bu nedenle çalışanlara değerleri aktarmaya ve onları anlamaya yönelik etkileşimin hala var olabileceği bir yapı oluşturmak önemlidir.

Örneğin, LaSalle Network’te, şirket normlarının ve değerlerinin aktarımını sağlayabilmek için aile içi etkileşimden örnek alınarak bir program oluşturulmuş. Bu programa da ‘’Kurumsal Büyükbaba’’ adı verilmiş.

Program, liderler ve iki kademe altlarında çalışan yapısı üzerine oluşturulmuş. Liderler anne ya da baba rolünü üstlenirken liderlerin bağlı olduğu CEO da ‘’Büyükbaba’’ rolünü üstleniyor. Bahsedilen iki kademe ise çocukları sembolize ediyor.

Ebeveynleriniz size nasıl bisiklet sürmeyi, ayakkabınızı nasıl bağlayacağınızı veya ödevlerinizi nasıl yapacağınıza yardımcı oluyorlarsa, LaSalle Network’te de aynı mantık bulunuyor. Yöneticiler, çalışanların işlerini doğru bir şekilde yaptıklarından emin oluyor, çalışanlarına alternatifler sunuyor ve yeni çözümler oluşturuyorlar.

LaSalle Network’te büyükbabaların görevi ise, torunları ile bulunulan durum, gelecek ve deneyimler hakkında daha kapsamlı konularda konuşmaktır. Yani çalışanların, şirketin büyük resmine nasıl bir etki oluşturduğunu görmelerini sağlamaktır.

5. Değerlerinizi Koruyun
Her şirketin kültürü zaman içerisinde gelişir ve değişir. Bu değişime ayak sağlayamayan çalışanların olması da değişim kadar normaldir. Böyle durumlarda şirketin yapısı ele alınmalı, şirket değerlerine ve kültürüne uyum sağlayamayan kişilerle önce şirket yapısı ve beklentiler üzerine konuşulmalı, aksi takdirde yollar ayrılmalıdır.

Şirket kültürüne uyum sağlamayan ya da sağlamak istemeyen çalışanlar, şirket içi gruplaşmalar oluşturabilirler ya da şirket kültürünü geliştirmeye yönelik çabalarınızı zayıflatabilirler ki bu hiçbir şirketin CEO’sunun istemediği bir durumdur. Friedrich Novalis’in de dediği gibi ‘’Kültür sahibi olmak isteyen insanın, ulaşacağı ilk hedef tedbirdir.’’

BONUS: Şirket Kültürü Hakkında Sokağın Sesi

 

The post Şirket Kültürünü Sürekli Gelişir Hale Getirmenin 5 Yolu appeared first on Social Business Türkiye.

Viewing all 38 articles
Browse latest View live